19 Kasım 2023 Pazar

KKTC Kuruluş 40. Yıl Dönümü-Yılmaz Parlar

 KKTC  Kuruluş 40. Yıl Dönümü


15 Kasım 1983 tarihinde ilan edilen bağımsızlıkla kutlanan, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin (KKTC) 40. yıl kuruluş yıldönümü, ve 15 Kasım Cumhuriyet Bayramı, KKTC İstanbul Başkonsolosluğu tarafından Conrad İstanbul Hotel’de düzenlenen resepsiyonla kutlandı.




Türk milletinin Kıbrıs'taki varlığını güvence altına alma ve adadaki Türk toplumunu koruma amacını taşıyan önemli bir dönemeç olan KKTC'nin kuruluş Törenine, KKTC İstanbul Başkonsolosu Fatma Demirel, İstanbul Valisi Davut Gül, İstanbul Vali Yardımcısı Özlem Bozkurt Gevrek, 1. Ordu ve İstanbul Garnizon Komutanı Orgeneral Ali Sivri, İstanbul Emniyet Müdürü Zafer Aktaş, Beyoğlu Belediye Başkanı Haydar Ali Yıldız, İstanbul Ticaret Odası Başkanı Şekib Avdagiç, Kıbrıs gazileri, güvenlik, kamu, iş, siyaset, sivil toplum kurumları ve medya alanlarından çok sayıda davetli katıldı.




Saygı duruşu ve İstiklal Marşı'nın okunmasının ardından KKTC İstanbul Başkonsolsosu Fatma Demirel ile İstanbul Valisi Davut Gül konuşma özeti;

1983 yılında KKTC'nin bağımsızlığını ilan etmesiyle, Kıbrıs sorununun bir boyutunu daha belirgin hale getirmiştir. Bu tarihsel adım, adadaki etnik Türk nüfusunun kendi kaderini tayin etme hakkını savunma noktasında büyük bir öneme sahiptir. KKTC'nin bağımsızlık ilanı, Türk halkının adadaki varlığını sürdürme iradesini vurgulamıştır.



KKTC'nin kuruluş yıldönümü aynı zamanda uluslararası ilişkilerde önemli bir konu olarak da öne çıkmaktadır. Kıbrıs sorununun devam eden müzakerelerinde, KKTC'nin bağımsızlık ilanı ve bu ilanın meşruiyeti sürekli olarak ele alınan konulardan biridir. KKTC, uluslararası alanda tanınmış bir devlet olmamakla birlikte, bağımsızlık ilanının ardından kendi yönetimi ve kurumlarıyla varlığını sürdürmekte kararlıdır.


Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin kuruluş yıldönümü, adanın tarihinde önemli bir dönemeçtir. Türk milletinin adadaki varlığını sürdürme ve kendi kaderini tayin etme iradesini simgemektedir.


İstanbul Valisi Davut Gül "Bu coğrafyada güçlü olmadan ayakta kalma ihtimaliniz yok. Nereden anlıyoruz, Bosna'dan anlıyoruz, Karabağ'dan anlıyoruz, Filistin'den anlıyoruz. Bu coğrafyada devlet kurmak yetmiyor. Bu coğrafyada toprağın sizin olması yetmiyor. Güçlü bir ordunuz yoksa, güçlü bir milletiniz yoksa, ekonomik olarak güçlü değilseniz, hele hele KKTC ölçeğinde baktığımızda Türkiye Cumhuriyeti gibi yanınızda size yarenlik eden bir devletiniz, garantörünüz yoksa maalesef ananızın ak sütü gibi size helal olan toprakları size yar etmezler. O açıdan Türkiye Cumhuriyeti'nin bu desteğiyle KKTC'nin bu bilinciyle inşallah nice yıllarını göreceğiz."dedi

KKTC İstanbul Başkonsolsosu Fatma Demirel "Türkiye Cumhuriyeti, soydaşlarını kurtarmak için 20 Temmuz 1974'te silahlı kuvvetlerini adaya göndererek barışı tesis etmiştir. O gün bugündür iki taraf arasında süregelen görüşmelerde ortak bir zemin arayışı sonuç vermemiştir. Çünkü masadaki iki taraftan birisi haksız bir şekilde devlet olarak, diğeri ise toplum olarak muamele görüyor. Davalarımızı anlattığımız her platformda haklarımız teyit edilmekte, en çok da ülkemize uygulanan kısıtlamaların yersizliği dile getirilmektedir. Ancak çözüm bulma ve haksızlıkların giderilmesi noktasında elle tutulur ilerleme gerçekleşmemektedir."açıklamalarda bulundu.




1983 yılı, Kıbrıs adasında tarihi bir anın yaşandığı yıl olarak kayıtlara geçti.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC), 15 Kasım 1983 tarihinde bağımsızlığını resmi olarak ilan etti. Bu adım, adadaki uzun süren siyasi çekişmelerin ve müzakerelerin ardından geldi.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin bağımsızlık ilanının kökeni, 1974 yılında gerçekleşen Kıbrıs Barış Harekâtı'na dayanmaktadır. Bu harekât, adadaki Türk ve Rum toplulukları arasındaki gerginliği sonlandırmayı hedeflemiş ancak adanın bölünmesine yol açmıştı. 1983 yılında KKTC'nin bağımsızlık ilanı, bu bölünmeyi resmi bir statüye kavuşturarak Türk kökenli topluluğun bağımsız bir devlet olarak varlığını sürdürmesine olanak tanıdı.

Ancak, KKTC'nin bağımsızlık ilanı uluslararası alanda tartışmalara neden oldu. Birleşmiş Milletler ve birçok ülke, KKTC'nin bağımsızlığını tanımadı ve bu adımı kınadı. Bu durum, adadaki siyasi ve diplomatik gerilimleri daha da derinleştirdi.

Bağımsızlık ilanının ardından KKTC, kendi siyasi, ekonomik ve kültürel kimliğini inşa etmeye yönelik adımlar attı. Yeni kurulan devlet, uluslararası tanınma eksikliği ile mücadele ederken, içeride ise demokratik kurumlarını güçlendirmeye ve ekonomisini geliştirmeye odaklandı.

Uluslararası alandaki tepkilere rağmen, KKTC'nin bağımsızlık ilanı, adadaki etnik gruplar arasındaki ilişkileri şekillendiren önemli bir kilometre taşı oldu. Günümüzde bile devam eden Kıbrıs sorunu, adanın geleceği konusundaki belirsizlikleri sürdürmektedir. KKTC, bağımsızlık ilanı sonrasında edindiği kimliğiyle siyasi ve ekonomik olarak varlığını sürdürmeye çalışmaktadır. Ancak, Kıbrıs adası genelindeki çözümlenmemiş konular, bölgede hâlâ devam eden diplomatik gerginliklere neden olmaktadır.


yilmazparlar@yahoo.com


14. Boğaziçi Zirvesi 10 Numara-Yılmaz Parlar

 14. Boğaziçi Zirvesi 10 Numara

Başkanlığını Cengiz Özgencil’in yaptığı Uluslararası İşbirliği Platformu (UİP) Türkiye Cumhurbaşkanlığı himayelerinde 16-17 Kasım arasında organize edilen 14. Boğaziçi Zirvesi, mükemmelliğe imza atarak 10 numarayı haketdi.

 Boğaziçi Ekonomi Zirvesi, Türkiye'nin ekonomik gelişmelerini ele almak üzere düzenlenen prestijli bir etkinlik olarak dikkat çekiyor. Bu yılki zirve, ülkenin ekonomik vizyonunu şekillendiren önemli konuları masaya yatırmak amacıyla gerçekleşti. Zirve, ekonomi, finans, iş dünyası liderleri ve akademisyenleri bir araya getirerek güçlü bir network oluşturdu.


Gerçekleşen, zirvenin açılış konuşmasını yapan Uluslararası İşbirliği Platformu (UİP) İcra Kurulu Başkanı Cengiz Özgencil, Türkiye'nin ekonomik durumu ve geleceğine dair çeşitli perspektifleri ele aldı. Ayrıca, küresel ekonomik trendlerin Türkiye'ye etkileri. Dünya barışına katkı sağlamayı amaçladıklarını belirtti.

Sektör liderleri ve uzmanlar, dijital ekonominin yükselişi, teknoloji ve inovasyonun ekonomik büyüme üzerindeki etkileri gibi konularda paneller düzenledi. Dijital dönüşümün ekonomik dinamiklere nasıl yansıdığı ve iş dünyasının bu değişime nasıl adapte olduğu geniş kapsamlı bir tartışmanın merkezi oldu.

Katılımcılar iş dünyasındaki güncel sorunları ve çözüm önerilerini tartışarak, gelecekteki iş stratejilerini belirleme fırsatı buldular. Zirve, sadece ekonomik konularla sınırlı kalmayarak, küresel politika, ticaret ilişkileri ve güvenlik gibi geniş bir perspektifi de kapsayarak katılımcılara kapsamlı bir bakış sunmayı amaçladı.

Boğaziçi Ekonomi Zirvesi, Türkiye'nin ekonomik geleceğini şekillendiren, liderlerin görüş ve stratejilerini paylaştığı bir platform olarak önemli bir etkinlik olarak öne çıktı.



14. Boğaziçi Zirvesi, "Gelecek Yüzyılı Karşılamak" temasıyla gerçekleşti. Katar Ticaret ve Endüstri Bakanı Sheik Mohammed bin Hamad Bin Qassim Al Abdullah Al Thani, zirvede yaptığı konuşmada, ülkeler arası ticaret hacmini ve yatırımların düzeyini artırma çağrısında bulundu. Al Thani, özellikle gıda güvenliği ve iklim değişikliği gibi zorluklarla baş etmek adına iş birliğinin önemine vurgu yaptı. Katar'ın 2030 vizyonu çerçevesinde bilim ve teknolojiye odaklandığını belirtirken, Filistin halkının maruz kaldığı zulme dikkat çekti ve gerçek bir barışın sağlanmasını talep etti.



Zirvenin ana gündem maddelerinden biri, İsrail ve Filistin arasındaki gerginlik oldu. Katılımcılar, yaşanan krizin bölgedeki istikrarı olumsuz etkilediğine ve ateşkesin gerekliliğine vurgu yaparken, UİP Kurucusu ve Başkanı Cengiz Özgencil, dünya barışına katkı sağlamayı amaçladıklarını belirtti. Filistin halkının maruz kaldığı zulme dikkat çeken konuşmalar, bölgedeki barışın önemini bir kez daha gündeme taşıdı.

Katar Ticaret ve Endüstri Bakanı, konuşmasında Ar-Ge ve yapay zeka alanlarındaki yatırımlarıyla dijital dönüşüme öncülük ettiklerini ifade etti. Yatırımların sürdürülebilir kalkınmayı hedeflediğini belirten Al Thani, bölgedeki güvenlik ve istikrarın sağlanması için ticaret hacminin artırılması gerektiğini vurguladı. Ayrıca, zirve boyunca sektörel bazda özellikle enerji ve bankacılık sektörlerinde B2B görüşmelerin gerçekleştiği ve yatırım fırsatlarının ele alındığı bilgisi verildi.  

Darfur Sultanı Al-Sultan Ahmed Dinar, zirvedeki konuşmasında ekonomik istikrarsızlık ve göçlerin insanların geleceğe dair umudunu azalttığına dikkat çekti. Zorlukların aynı zamanda kalkınma fırsatına dönüştürülebileceğini belirten Sultan, Afrika'nın sahip olduğu zengin kaynaklarla yapılacak yatırımların kıtayı büyük bir sıçrama yapmaya teşvik edebileceğini ifade etti.



Kosova Bölgesel Kalkınma Bakanı Fikrim Damka, zorlukların aynı zamanda fırsat anlamına geldiğini belirterek, küresel ekonomideki entegrasyon dönemine dikkat çekti. Adaletsizlik ve eşitsizlikle mücadele edilmesi gerektiğini ifade eden Damka, Türkiye ve Kosova arasındaki tarihi ve kültürel bağlara vurgu yaparak, iş birliği sürecinden memnuniyet duyduklarını söyledi.

Suudi Arabistan Ankara Büyükelçisi Fahad Bin Assaad Bin Abdulkareem Abualnasr, konuşmasında çok taraflı iş birliklerinin dünya barışının temeli olduğunu belirtti. Suudi Arabistan'ın küresel ekonomide iş birliğiyle ekonomik istikrarı ve sürdürülebilir kalkınmayı desteklediğini ifade eden Büyükelçi, Türkiye ile 2030 vizyonu çerçevesinde güçlerini birleştirdiklerini ve iş birliğinin giderek güçlendiğini umduklarını dile getirdi.



Zirvenin bu yılki odak noktalarından biri olan ekonomi panelleri, Türkiye'deki yatırım fırsatlarını vurguladı. Yurt dışından gelen yatırımcılar, özellikle enerji ve bankacılık sektörlerinde önemli B2B görüşmeler gerçekleştirirken, zirvede düzenlenen 27 panelde dünya barışından teknolojiye, tarımdan spora birçok konuda fikir ve öneriler paylaşıldı. Zirve, küresel ekonomideki değişimlere ve önümüzdeki yıllara dair çözüm odaklı bir perspektif sunarak katılımcılara önemli bir platform sağladı.

Geleceğe Dayanıklı Metaverse Girişimleri: Uzun Vadeli YZ Stratejileri ve İş Sürdürülebilirliği panelde;

Geleceğin dijital dünyasında önemli bir yer tutmaya aday olan metaverse, sadece teknolojik yeniliklerle değil, aynı zamanda uzun vadeli stratejilerle iş sürdürülebilirliği açısından da dikkat çekiyor. Bu stratejiler, sadece ekonomik değil, aynı zamanda çevresel ve toplumsal boyutları da kapsamaktadır.

Günümüzde küresel pazarlara erişim ve ticaret, iş dünyası için önemli bir stratejik odak noktası haline gelmiştir. Şirketler, sınırların ötesindeki müşterilere ulaşma ve uluslararası ticaretin avantajlarından yararlanma konusunda giderek daha fazla çaba sarf etmektedirler. Küresel pazarlar, şirketlerin büyüme potansiyelini artırma, rekabet avantajı elde etme ve çeşitlendirme imkanları sunmaktadır.

Özellikle dijital teknolojilerin gelişimi, küresel pazarlara erişimi daha da kolaylaştırmaktadır. İnternet üzerinden gerçekleşen e-ticaret, şirketlere dünya çapındaki tüketicilere doğrudan ulaşma fırsatı sunmaktadır. Dijital pazarlama stratejileri ve sosyal medyanın etkin kullanımı, şirketlerin uluslararası arenada görünürlüğünü artırmak için güçlü araçlar haline gelmiştir.

İş İnsanı Elif Rahvancı ile yaptığımız söyleşide İş Sürdürülebilirliği görüşlerini aldığımızda

Rahvancı “Küresel pazarlara adım atarken dikkat edilmesi gereken zorluklar da mevcuttur. Farklı kültürler, yasal düzenlemeler ve ticaret politikaları, şirketlerin başarılı olabilmeleri için dikkate almaları gereken faktörler arasında yer almaktadır. Ayrıca, rekabetin yoğun olduğu küresel pazarlarda, şirketlerin kaliteli ürün ve hizmet sunumu, müşteri memnuniyeti ve inovasyon konularına odaklanmaları önemlidir.

Küresel pazarlara erişim ve ticaret, şirketler için büyük fırsatlar sunarken aynı zamanda dinamik ve değişken bir ortamı da beraberinde getirmektedir. Bu nedenle, şirketlerin küresel pazarlarda başarılı olabilmeleri için sürekli olarak değişen koşullara adapte olmaları ve stratejik bir vizyonla hareket etmeleri kritik bir öneme sahiptir.” Bilgileri paylaştı

Çevresel Duyarlılık ve Enerji Verimliliği panelde özetle vugulanan:

Geleceğe dayanıklı metaverse girişimleri, çevresel etkilerini azaltmaya odaklanarak enerji verimliliği sağlamalıdır. Yenilenebilir enerji kaynaklarına geçiş ve sürdürülebilir teknoloji altyapıları kullanımı, bu alanda atılacak önemli adımlardır.

YZ stratejileri, kullanıcı verilerinin etik ve güvenli bir şekilde işlenmesine vurgu yapmalıdır. Veri gizliliği ve güvenliği, metaverse'in güvenilirliği açısından temel bir unsur olarak ele alınmalıdır.

Sürdürülebilir metaverse girişimleri, toplumsal çeşitliliği teşvik etmeli ve herkesin bu dijital dünyaya katılımını sağlamalıdır. Eşitlik, adalet ve fırsat eşitliği temel prensipler olarak benimsenmelidir.

Geleceğe yönelik uzun vadeli stratejiler arasında, kullanıcıları eğitmek ve bilinçlendirmek de yer almalıdır. Metaverse'in potansiyelleri ve riskleri konusunda toplumu aydınlatmak, sürdürülebilir bir kullanımı destekleyecektir.

Sektördeki paydaşlar arasında işbirlikleri kurmak ve küresel standartlara uyum sağlamak, metaverse'in uzun vadeli başarısını destekleyen önemli unsurlardır. Birlikte çalışma, inovasyonu teşvik edebilir ve sektörde bir norm oluşturabilir.

Uzun vadeli YZ stratejileri, sadece çevresel ve toplumsal değil, aynı zamanda ekonomik sürdürülebilirliği de kapsamalıdır. İş modelleri, gelir dağılımı ve rekabet stratejileri, metaverse'in uzun vadeli başarısını güvence altına alacak şekilde tasarlanmalıdır.

Geleceğe dayanıklı metaverse girişimleri, bu stratejilerle birleşerek, dijital dünyada sadece teknolojik bir devrim değil, aynı zamanda sürdürülebilir bir evrimin de öncüsü olabilirler.



Panel;Teknoloji çağında hukukla kazanmak veya kaybetmek,

Teknoloji çağında hukuk, işleyişini geleneksel yöntemlerden dijitalleşmiş platformlara taşıyor. Bu dönüşüm, hukuki süreçlerin daha hızlı ve etkili bir şekilde yürütülmesine olanak tanıyor. Özellikle dijital delil toplama ve analiz yöntemleri, mahkemelerin daha sağlıklı kararlar almasına yardımcı oluyor.

Buna karşın, teknolojinin hukukla entegrasyonu beraberinde yeni sorunları da getiriyor. Örneğin, siber suçlar ve veri ihlalleri gibi dijital alanlardaki suçlar, hukuk sistemini yeni zorluklarla karşı karşıya bırakıyor. Bu noktada, avukatlar ve hukuk uzmanları, teknolojiye uygun savunma ve saldırı stratejileri geliştirmek zorunda kalıyor.

Hukuk firmaları ve mahkemeler, yapay zeka tabanlı sistemleri kullanarak dava analizlerini hızlandırıyor ve büyük veri setlerini daha etkili bir şekilde değerlendiriyor. Ancak bu durum, insan faktörünün göz ardı edilmemesi gerektiği anlamına geliyor; çünkü teknolojinin hukuki kararlar üzerindeki etkisi, insan etiği ve adalet duygusuyla dengelenmelidir.

Teknoloji çağında hukukla kazanmak veya kaybetmek, sadece hukuki bilgiye değil, aynı zamanda dijital dünyanın dinamiklerine de hakim olmayı gerektiriyor. Hukuk firmaları, müvekkillerine en iyi hizmeti sunabilmek için sürekli olarak teknolojik gelişmeleri takip etmeli ve bu alanlarda uzmanlaşmalıdır. Aksi takdirde, hukuki mücadelede geri kalmak kaçınılmaz olabilir.



14. Bogaziçi Zirvesi’nde “Avrupa’da Türklerin Politik, Ekonomik ve Tarihsel Mirası Çalışması” ikinci kez ele alındı

Bu yıl ikinci kez ‘Turkish Heritage in Europe – Avrupa’da Türklerin Politik, Ekonomik ve Tarihsel Mirası Çalışmaları’nın Önümüzdeki Yüzyılda Önemi’ konulu panel düzenlendi ve Avrupa’da yaşayan Türklerin tarihsel konumu ele alınarak, konu ikinci kez uluslararsı platformda tartışılmış oldu.

Paneli organize eden, yazar, sosyolog ve aynı zamanda ‘İngiltere’de Türklerin Politik, Ekonomik ve Kültürel Mirası‘ Platformu ile ‘İngiltere’de Türk Miras Günü‘ kurucusu olan  Semra Eren-Nijhar davet ettiği seçkin konuklar ile Boğaziçi Zirvesi’nde konuyu ele alarak önemini vurguladı.

Panele Diplomatik İlişkiler ve Politik Araştırma başkanı Dr.Tolga Sakman ve Türk-Alman Üniversitesi Göç ve Uyum Uygulama ve Araştırma Merkezi direktörü Dr. Enes Bayraklı konuşmacı olarak katılarak: Avrupa Türkleri ve Önümüzdeki Yüzyılda Politik, Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Miras Çalışmaları’nın değerinin altını çizerek konuyu değerlendirdiler.

Semra Eren-Nijhar panel sonrası şunları söyledi. “Öncelikle bu konuyu ikinci kez  uluslararası platforma taşımak beni mutlu etti. Burada olmamız çok önemli, nitekim sadece Avrupa’da Türklerin son yetmiş yıllık göç tarihi ile olmadığımızı ve Avrupa’da bir tarihimizin olduğunu geçte olsa anlatma zamanı geldi. Avrupa Birliği’nde olup olmamamız hiç önemli değil, zaten şu anda beş milyonun üstünde Türk Avrupa’da yaşıyor ve bulundukları ülkelere ekonomik, politik ve külturel olarak katkıda bulunuyorlar. Türkler geçmişte de Avrupa’daydı, şimdi de Avrupa’da, gelecekte de Avrupa’da olacaklar. Bu gerceği göz önünde bulundurarak ortak değerlerimize sahip çıkmamız, bu noktadan hareket ederek  öncelikle Avrupa’da Türklerin Politik, Ekonomik ve Kültürel Miras’ı çerçevesinde  çalışmalar yapmamız gerekiyor.

Dijital dönüşüm, teknolojinin hızla evrimleştiği bir çağda iş dünyası, toplum ve endüstriler arasında kökten değişimlere neden oluyor. Bu dönüşümde, yapay zeka (YZ) teknolojisinin oynadığı önlenemez rol, iş süreçlerini, müşteri deneyimini ve endüstri normlarını temelden değiştiriyor. 

Yapay zeka, büyük veri analizi ve makine öğrenimi gibi alt alanlardaki yetenekleri sayesinde karmaşık veri setlerini anlama, öngörüde bulunma ve kararlar alma konularında önemli bir araç haline gelmiştir. Bu, işletmelerin veri tabanlı stratejiler geliştirmesine ve rekabet avantajı elde etmelerine olanak tanıyan bir gelişmedir.

Dijital dönüşüm sürecinde yapay zeka, iş dünyasının verimliliğini artırmak, rekabet avantajı elde etmek ve daha etkili kararlar almak için vazgeçilmez bir araç haline gelmiştir. Bu trendin gelecekte daha da ivme kazanması beklenirken, işletmelerin bu teknolojiyi stratejik bir şekilde kullanarak uyum sağlamaları kritik öneme sahiptir.

Morphis Teknoloji Teknoloji ortağı iş İnsanı Füsun Safdeniz bu konuda dile getirdikleri “Özellikle finans, sağlık, üretim ve perakende sektörlerinde yapay zeka uygulamaları, süreçleri otomatikleştirme, hata oranlarını düşürme ve müşteri memnuniyetini artırma gibi avantajlar sağlıyor. Finans sektöründe yapay zeka, sahtekarlık tespiti ve risk analizi gibi kritik alanlarda büyük veri setlerini etkili bir şekilde işleyerek güvenliği artırıyor.

Sağlık sektöründe ise yapay zeka, hastalıkların erken teşhisi, tedavi planlaması ve hasta takibi gibi alanlarda önemli bir rol oynuyor. Örneğin, görüntü analizi yapan yapay zeka sistemleri, radyoloji alanında hızlı ve doğru teşhislerin konulmasına katkı sağlıyor.” Şeklinde paneli özetliyor



Dijital Dönüşümde Yapay Zekanın Önlenemez Rolü

Dijital dönüşüm, teknolojik ilerlemelerin iş dünyası, toplum ve bireyler üzerindeki etkilerini ifade eden bir terimdir. Bu dönüşümde yapay zeka (YZ) önemli bir rol oynar çünkü dijital dönüşümün temelinde veri analizi, otomasyon ve akıllı karar alma gibi süreçler bulunmaktadır. İşte yapay zekanın dijital dönüşümdeki önemli rolleri:

Veri Analizi ve Öngörülebilirlik: Yapay zeka, büyük veri setlerini analiz ederek işletmelerin geçmiş performanslarını anlamalarına ve gelecekteki eğilimleri öngörmelerine yardımcı olabilir. Bu, stratejik planlamayı ve karar alma süreçlerini optimize etmeye olanak tanır.

Otomasyon ve İş Süreçleri: Yapay zeka, rutin ve tekrarlayan işleri otomatikleştirebilir. Bu, iş süreçlerinin daha verimli hale gelmesine ve insan kaynaklarının daha stratejik görevlere odaklanmasına olanak sağlar.

Kişiselleştirilmiş Deneyimler: Yapay zeka, müşteri davranışlarını anlayarak kişiselleştirilmiş deneyimler sunabilir. Bu, müşteri memnuniyetini artırabilir ve şirketlerin rekabet avantajı elde etmelerine yardımcı olabilir.

Risk Analizi ve Güvenlik: Yapay zeka, potansiyel riskleri analiz edebilir ve güvenlik önlemlerini artırabilir. Örneğin, siber güvenlikte yapay zeka, anormallikleri tespit edebilir ve hızla müdahale edebilir.



Hızlı Karar Alma: Yapay zeka, büyük veri kümelerini anında analiz edebilir ve hızlı kararlar alabilir. Bu, işletmelerin rekabet avantajını sürdürmelerine ve pazar koşullarına daha hızlı adapte olmalarına yardımcı olabilir.

Yeni İş Modelleri: Yapay zeka, işletmelere yeni gelir kaynakları ve iş modelleri keşfetme fırsatları sunabilir. Örneğin, müşteri taleplerini anlayarak yeni ürün ve hizmetler geliştirebilir.

Eğitim ve Yetenek Geliştirme: Yapay zeka, çalışanların yeteneklerini ve bilgi düzeylerini analiz ederek özelleştirilmiş eğitim programları sunabilir. Bu, çalışanların sürekli öğrenmelerini ve gelişmelerini sağlar.

Ancak, bu avantajlarla birlikte, yapay zekanın kullanımı beraberinde etik, güvenlik ve istihdam gibi sorunları da getirebilir. Bu nedenle, yapay zekanın etkili bir şekilde yönetilmesi ve kullanılması için uygun düzenlemeler ve politikaların oluşturulması önemlidir.

Finans ve bankacılık sektörleri, Panelde 

Sürekli olarak değişen ekonomik, teknolojik ve düzenleyici faktörlerden etkilenerek evrim geçirmektedir. Finans ve bankacılık sektöründeki bazı önemli trendleri göz önüne alarak, sektördeki yeni haritayı şu şekilde özetleyebiliriz:

Dijitalleşme ve Teknolojik İnovasyon: Finans ve bankacılık sektörü, dijitalleşme ve teknolojik inovasyon konusunda hızla ilerlemektedir. Mobil bankacılık uygulamaları, yapay zeka, blok zinciri ve diğer fintech çözümleri, müşterilere daha hızlı, güvenli ve kullanıcı dostu finansal hizmetler sunma konusunda önemli rol oynamaktadır.

Yapay Zeka ve Veri Analitiği: Yapay zeka (YZ) ve veri analitiği, müşteri davranışlarını anlamak, dolandırıcılığı önlemek, risk yönetimini geliştirmek ve kişiselleştirilmiş finansal hizmetler sunmak için kullanılmaktadır. Bankalar, büyük veri analizi ve makine öğrenimiyle daha iyi kararlar alarak operasyonel verimliliği artırabilirler.

Mobil ve Dijital Ödemeler: Mobil cihazların yaygın kullanımıyla birlikte mobil ödemeler ve dijital cüzdanlar giderek daha popüler hale gelmektedir. Bu, müşterilerin fiziksel para kullanımından uzaklaşmasına ve dijital ödeme yöntemlerine yönelmesine yol açmaktadır.



Blok Zinciri ve Kripto Paralar: Blok zinciri teknolojisi, finans sektöründe daha güvenilir ve şeffaf işlemleri mümkün kılabilir. Ayrıca, kripto paraların (örneğin Bitcoin) benimsenmesi ve regülasyonları konusundaki çalışmalar devam etmektedir.

Regülasyon ve Güvenlik: Finans sektöründeki düzenleyici çerçeve sürekli olarak güncellenmekte ve değişmektedir. Bankalar, müşteri verilerinin güvenliği, finansal suçların önlenmesi ve uyum konularına odaklanmak zorundadır. Küresel düzenleyici standartlar, sektördeki oyuncuların birbirleriyle uyumlu bir şekilde çalışmalarını sağlamak adına önemlidir.

Yeşil Finans ve Sürdürülebilirlik: Finans sektörü, sürdürülebilirlik ve çevresel sorumluluk konularında daha fazla dikkat çekmektedir. Yeşil finans, çevre dostu yatırımların teşvik edilmesi ve sürdürülebilir projelere finansman sağlanması üzerine odaklanmaktadır.

DeFi (Merkezi Olmayan Finans): Kripto paraların ve blok zinciri teknolojisinin gelişimiyle birlikte, merkezi olmayan finans (DeFi) giderek daha fazla önem kazanmaktadır. DeFi, geleneksel finansal aracıları ortadan kaldırmayı amaçlayan birçok projeyi içermektedir.

Finans ve bankacılık sektöründeki bu trendler, önemli bir dönüşümü işaret etmektedir. Ancak, bu değişimlerle birlikte, güvenlik ve düzenleyici uyumluluk gibi konuların da dikkate alınması gerekmektedir. Gelecekte, finans ve bankacılık sektörü, daha fazla dijitalleşmiş, müşteri odaklı, sürdürülebilir ve yenilikçi bir yapıya doğru evrilecektir.

Eş zamanlı olan İzliyemediğimiz panellerde birbirinden değişik tüm konuları ele alan çok önemli bilgilerin paylaşıldığı çok değerli konuşmacıların olduğu zirve tüm katılımcılara ışık oldu yol haritası sundu.

yilmazparlar@yahoo.com


25 Eylül 2023 Pazartesi

Ukrayna Bağımsızlık Günü -Yılmaz Parlar

  Onurla Kutlanan Bağımsızlık Günü

Ukrayna Bağımsızlık Günü 

Özgürlüğün olmadığı yerde vatan da yoktur

Karanlığı Kazanan Hep Işık Olacaktır

İstanbul'un Ukrayna’da bir kardeş şehri var, Odesa şehridir

3501 gündür topraklarımızın bir parçası olan Kırım, Rusya tarafından işgal altındadır.



Dünyada Fiyat olarak değerlendirelimiyen ancak eşsiz bir değeri olan uygar insanın erdemi olan vatan sevgisi uğruna Anavatanı için savaşan, ruhlarında uyum ve özgürlük sevgisi hüküm süren Ukraynalılar, Bağımsızlık Günü'nü kutlama konusunda Atatürk’ümüzün verdiği özgürlük savaşını dile getirdiler. Aynı yolda cesaretleri ve özgürlüğe bağlılıklarıyla zaferi kazanacaklarını bir kere dada dile getirdiler.



Ukrayna İstanbul Başkonsolosluğu 24 Ağustos Ukrayna Bağımsızlık Günü kapsamında 21 Eylül 2023 Çarşamba günü Yenibosna Pulman Hotelde bir resepsiyon verdi.



Ukrayna İstanbul Başkonsolosu Roman Nedilskyi Eşi Ludmila Nedilskyi konukları karşıladılar. Etkinliğe İstanbul yabancı Konsoloslar ve temsilcileri, İş, Siyaset dünyasının önemli isimleri olmak üzere, Mini bir konserde veren 2004 Eurovizyon Şarkı yarışma Birincisi Ruslana ve Ukrayna vatandaşları katıldılar.



Şehitlere saygı duruşu ve iki ülkenin Milli marşları çalınması sonrası Igor Pasynchuk’un sunuculuğu üstlendiği program başladı. Kısa bir gece tanıtım konuşmasında sonra Igor Pasynchuk açılış konuşması için Başkonsolos Roman Nedilskyi’yi davet etdi.



Ukrayna İstanbul Başkonsolosu Roman Nedilskyi’nin konuşması Özgürlük mücadelesini özel kılan sadece amacına ulaşmış olması değil, aynı zamanda nasıl mücadele edildiği, direnişin temel taşı olan hakikat olması nedeniyle Tam metnini veriyoruz. 

Başkonsolos Roman Nedilskyi “Bugün, Ukrayna Ulusal Bayramı - Ukrayna Bağımsızlık Günü vesilesiyle bu yardım etkinliğinde, cesur Ukrayna halkına, Ukrayna Silahlı Kuvvetlerine, tüm savunuculara, partizanlara, doktorlara, gönüllülere, öğretmenlere, çiftçilere, metalurji uzmanlarına saygılarımızı sunmak için buradayız.

Zaferimizi kendi yönlerinde yaklaştıran herkese... Tüm bu 575 gün süren tam ölçekli savaşta, Ukrayna'nın özü itibariyle güçlü, cesur ve bağımsız olduğunu kanıtlayan insanlarımıza… Farklı olamayız, yapamayız, farklı olmak ta istemiyoruz. 



Sizlerden şimdi Ukrayna'nın özgürlüğü ve bağımsızlığı için savaşan; buna canlarını feda eden kahramanlarımızın anısına bir dakikalık saygı duruşunda bulunmanızı rica ediyorum.

3501 gündür topraklarımızın bir parçası olan Kırım, rusya tarafından işgal altındadır. Ancak, Ukrayna’nın Kırımı teslim olmuyor ve direnmeye devam ediyor. Son zamanlarda hepimiz Sevastopol Körfezi'ndeki Kırım itaatsizlik ateşinin parlaklığını gördük. Bu sadece bir başlangıçtır.



Son bir buçuk yıl boyunca her gün Ukrayna, bağımsızlığını kanıtlamaya devam ediyor. Dünya, bağımsızlığımızın yakılanmayacağına, boğulanmayacağına ve şiddet kullanılarak vurulanmayacağına ikna oldu.

İşgalciler Kahovska barajını patlattılar; Zaporizhzhya nükleer santralını ele geçirip dünyaya nükleer tehditlerle şantaj yaptılar; tahıl koridorunu kapatarak dünyayı kıtlıkla tehdit ettiler. Çocukları öldürüyorlar; kreşleri, hastaneleri ve okulları yok ediyorlar; Nazi rejiminin en iyi geleneklerini benimseyerek filtrasyon kampları yaratıyorlar. Bütün bunlar, güçsüzlükten kaynaklanan agonidir. Ukrayna'yı "üç gün içinde" dedikleri gibi ele geçirme ve yok etme planı başarısız oldu. Bugün Ukrayna kendisini ve tüm dünyayı Kremlin'in cürümünden koruyor. Partnerlerimiz, dostlarımız, ya da askeri bir deyimle asker arkadaşlarımız bu konularda bize yardımcı oluyor.



İstanbul'un Ukrayna’da bir kardeş şehri var: Odesa şehridir. İstanbul bu yaz, geçen yaz da olduğu gibi ikinci kez, her hafta Rusya tarafından bombalanan ve Karadenizin karşı kıyısında bulunan Odesa’dan gelen bir grup Ukraynalı çocukları ağırladı. Bu özel yardımın ve desteğin örneğini neden dile getiriyorum? Çünkü bu örnek, iki şehrin gerçek kardeşliğinin bir simgesidir. 

Bu fırsattan istifade ederek Türkiye’ye, Kırım platformuna katılımından, uluslararası platformlardaki desteklerinden, Bayraktar İHA'larından, çocuklarımızın dinlenme fırsatlarından, insani yardımlardan, hastanelerinizdeki yataklardan, Ukrayna haftasonları okulları için tahsis edilen kırtasiye malzemelerinden dolayı en içten teşekkürlerimi sunarım. Bütün bu destekler çok önemlidir. Bu desteklerinizi hiçbir zaman asla unutmayacağız. 

Bayraktarlar! Dünyanın en tanınmış Türk markasından bir tanesidir. Rusya'nın Ukrayna'ya karşı yarattığı tam ölçekli işgalinin başlangıcında savaş alanındaki durumu köklü bir şekilde değiştiren insansız hava araçları. 

Ayrica, bu otelin sahibi Sayın Saruhan Saraylı'ya da özellikle teşekkürlerimi sunuyorum.  Rusya’nın başlattığı barbar savaşında evlerini terk eden 700'den fazla Ukraynalı kadın ve çocuk, 5 ay boyunca bu otelde ücretsiz olarak konaklandı. Bütün bunlar çok önemli.  Bu desteği asla unutmayacağız



Türkiye'deki depremden etkilenen çocuklara insani yardım götürdüğümüz İstanbul'daki kliniklerden birinin başhekimi "kalplerimiz tek yürek olarak atıyor" çok anlamlı bir ifade dile getirdi. 

Lütfen halkımıza ve ülkemize destek vermeye devam edin. Buna her zamankinden daha çok ihtiyacımız var.

Cumhurbaşkanımız her akşam konuşmalarında askerlerimize, doktorlarımıza, gönüllülerimize teşekkür ediyor.

Bugün tüm Ukraynalı topluluklarımıza, derneklere, tüm Türk dostlarımıza teşekkür etmek istiyorum. Hepiniz gelecekteki zaferimizin bir parçasısınız. Zaferimiz muhakkak gelecek. Çünkü karanlığı kazanan hep Işık olacaktır.

Kazanacak Işık konusunu, yardım etkinliğimizin bir sonraki bölümünden bugünkü konuğumuz Ruslana'ya aktarmak istiyorum.

Yıl 2004. Eurovision şarkı yarışmasına ev sahipliği yapan şehir İstanbul. Ukrayna'nın Eurovision şarkı yarışmasına katılımının ikinci yılıydı ve Ukrayna için Zafer kazanılan yılıydı. İstanbul'daki 2004 Eurovision şarkı yarışmasının galibi Ruslana hoş geldin”

2004 Eurovision şarkı yarışmasının Birincisi Ruslana mini konser verdi.

Ruslana sonrası, Grupların ve sanatçıların ses mühendisleri, Ukrayna'daki en iyi etkinliklerde çalışan geniş deneyime sahip DeluxeSound DJ ler 14 yaşındaki mini DJ Benzersiz, özel müzik içerikleriyle süper performasıyla etkinliğe renk katdı.

2004 Eurovision şarkı yarışmasının Birincisi Ruslana  şarkı öncesinde şarkı aralarında ve şarkı sonlarında verdiği mesajlar mükemmeldi. Yüreklere seslendi buruk neşelere dil oldu. Bir kere daha bu vahşet olan savaşı kınarken bir an evvel son bulmasını işgal altından kurtulmalarını kutsal vatan topraklarına kavuşmalarını diliyoruz.

yilmazparlar@yahoo.com


30 Temmuz 2023 Pazar

Çağdaş Lider Namık Kemal Zeybek-Yılmaz Parlar

 Çağdaş Lider Namık Kemal Zeybek

Kalbimiz Ferahladı, Yeni Bir Lider Şahlandı

Bir güç…Tarihin gidişatını değiştiren Ata’mızın ruhunun el verdiği yeni lider Namık Kemal Zeybek. 

Onun ülke sevgisine ve yapmış olduğu kamu hizmetine saygı duyulacak lider, Namık Kemal Zeybek …



Gerçek bir efsane olan ve sonsuza kadar kalbimizde yaşayacak, Büyük Atatürk’ümüzün ruhu herkese her zaman hizmet eder. Onun mirası, nesiller boyunca kıvılcım saçan bir olimpiyat meşalesidir.

Bizim özel yıldızımız, barışın, uzlaşmanın, bağışlamanın, özgürlüğün ve saygının simgesi, Büyük Atatürk ruhu asla ölmez. Başka bir dünyada tekrar buluşana kadar bizi tekrar tekrar bir araya getirir. Huzur içinde ve şan içinde yükselmek için Ata ruhuyla yeni çağdaş Ata Parti devrimleriyle Türkiye’yi şahlandırmaya geliyor, Namık Kemal Zeybek. 

Ruhunuzun gücü, zihni ve eylemleri, olmasını istediğiniz yere götürmeli 

Namık Kemal Zeybek, derki, “İnanırsak, hayallerimizi gerçekleştirmek için birlikte çalışırsak, Ülkemizi şahlandırmak için gereken güç her birimizin içinde...” 

Mümkün olan gücün her birimizin içinde olduğunu gösteriyor. Ömür boyu sürecek vizyondan daha iyi ve daha adil bir dünya için çalışmaktan asla vazgeçmeme çağrısında bulunuyor. 

Güç, üstlenmeyi seçtiğiniz ve yapmanız gereken sorumluluklarla birlikte gelir, bu nedenle gücün tadını çıkarmak için sorumluluklarınızı doğru bir şekilde yerine getirmelisiniz.

Özgürlük cesaretten önce gelir. Cesaret de inanç ve sorumluluklardan önce gelir. İktidara sahip çıkmak için, onu nasıl uygulayacağınızı bilmeli ve her ikisini de yapmakta gerçek bir politikacı ustası olmalısınız.

Ülkeye her türlü olumsuzluk getirenler karşısında duvar örecek, insan hakları, ezilenlerin özgürlüğü, adalet ve halkın haysiyetle yaşama ve kendi kaderini seçme hakkı için ayağa kaldıracak, cesaretiyle insanların hayatında olumlu bir İz bırakacak, misyonununda, halkın sesi ve gücü, ilham alınacak bir lider Namık Kemal Zeybek. 

Kaymakamlık, Diplomat, siyasetci, Mülletvekili, Bakanlık yapan Namık Kemal Zeybek, masanın dört köşesinde oturan her oturduğu köşede başarılara imza atmış, damarlarında Türk kanının özü dolaşan, Türk ırkının en üstün seviyede bilgileriyle donanımlı lider.

Lider Namık Kemal Zeybek ayak izlerini takip edenler, onun hayattaki başarılarıyla, mücadelesiyle ve kişisel fedakarlığı tarafından kolaylaştırdığı hizmetin, özverili hizmeti ve fedakarlık sanatını öğrenecek. 

Her Türkü şok eden çöküşümüzün üzüntüsü sıkıntısı içinde iken karanlık günlerden kurtuluş umudumuz olan bu umut lider kimsenin acı çekmesine izin vermeme kararlılığını yeniliyor.

Ayrımcılık uygulamayan adil düzeni inşa etmenin projelerini tasarım halinde sıralamış, minnettar duyulacak lider Namık Kemal Zeybek ölmez inancıyla iktidar olmaya kilitli.

Küresel barış değerlerin savunucusu, Dünyaya barış, Türkiye’mize birlik, azim, liderlik, sevgi, alçak gönüllülük, bilgelik ve sadakat getiren yeri doldurulamaz bir simgesi, sadece Türkiye değil Dünya tarih kitaplarında ve kalplerimizde silinmez izler bırakan asla unutulmayacak olan Ata’ mızın huzur içinde yatacağı ilkelerini yeniden gün ışığına çıkaracağı, Türkiye için parlayan bir umut ışığı lider Namık Kemal Zeybek geliyor. 

Bugünün dünyasında davranış kalıbında olması gerekenler gibi, herkesin saygı duyduğu, hoşgörü, bağışlayıcılık, etik gibi nitelikleriyle hepimiz için gerçekten bir model, hayatımıza birçok yönden dokunacak vizyonel görüşlü bir lider Namık Kemal Zeybek. 

Bu vesileyle, tüm ülkemizi ileri toplumlar seviyesinde iyileştirilmesi yoluna çıkan ve fiilen attığı adımlar için saygıdeğer Büyükelçi, Bakan, Ata Parti Başkanı Namık Kemal Zeybek’e teşekkür etmek isterim. 

yilmazparlar@yahoo.com


24 Temmuz 2023 Pazartesi

Bangladeş’in Kalkınma Mucizesi -Yılmaz Parlar

  Bangladeş’in Kalkınma Mucizesi 


Dünyanın Harikası Bangladeş; Güney Asya Ekonomik Mucizesi Bangladeş’in Vizyoner Lideri  Sheikh Hasina Sayesinde İlerlemeye ve Ekonomik  Büyümeye Devam Ediyor.


Duayen Gazeteci Ahmet Çoşkun Aydın’ın Kaleminden “Bangladeş’in  Mucizesi” 

Mayıs 1981'de Sheikh Hasina'nın Bangladeş'in siyasi manzarasında ortaya çıkışı, basit bir ifadeyle, Bengal ulusunun itibarını yeniden kazanması için bir kampanyaydı. Ardından, Ağustos-Kasım 1975'teki kargaşa ve cinayetlerle kaybedilen değerleri yeniden canlandırmak için yürüttüğü, gösterdiği çabalar, bugün tarihin bir parçasıdır.

Sheikh Hasina'nın siyasetteki ilk adımları, partinin başına geçtikten sonra parçalanmış bir Awami Birliği'ni yeniden birleştirme ihtiyacıyla bağlantılıydı. Gerçekten de, partinin geleceğini yalnızca Bangabandhu'nun kızının yeniden şekillendirebileceğine ikna olan ve o zamana kadar üç fraksiyon halinde faaliyet gösteren partinin liderliğini kabul etmesi için onu davet etmeyi görev edinen parti büyüklerinin bilgeliğinin bir kanıtı olmaya devam ediyor. 

Bitirdiği üniversite sayıları itibarı ile, Dünya sıralamalarına giren, çok sayıda üniversite bitiren Duayen Araştırmacı gazeteci Ahmet Çoşkun Aydın’ın çok önemli başlıklar altında kaleme aldığı bu kıymetli eser aslında tüm Dünya ülkeleri liderlerine ilham verecek nitelikte… 

“Bangladeş’in  Mucizesi” adlı kitaptaki Bangladeş “Küllerinden Doğan” tabirini en iyi doğrulayan örnek…Neden mi? Bangladeş, dinamik ve cesur liderliği önderliğinde karşı konulamaz bir hızla ilerliyor. Ülke, tüm cephelerde muazzam başarılar elde ettiği için artık dünya için bir kalkınma sürprizi ve gerçekten mucize…

Sadece Liderlerin değil, her bireyin, Ülkemizdeki Atatürk’ümüzün Nutuk’u okuması gerektiği ve Ata’mızın ülkemiz için gerek savaş meydanlarında inanılmaz mucize başarıları kadar ülke kalkınmasına verdiği mücadele mutlu bir Türkiye yaratması gibi, bu kitapta Bangladeş’in Kalkınma Mucizesi öğrenebilmesi gibi çağımızda örnek alınabilmesi için okunması gerekir. 

Göreve başladığından beri Sheikh Hasina, komünal olmayan, açlık ve yoksulluğun olmadığı ülkeyi inşa etmek için durmaksızın çalışıyor. Hayalperest, filozof ve vizyon sahibi bir lider.  

Seçim beyannamesine 'Vizyon yerleştirdiğinde gerçek bir lider olarak değerini kanıtladı. “Dijital Bangladeş” konseptini açıkladığında birçok kişi olumsuz karşılamıştı. Hatta bu asil girişim için onu eleştirdiler. Ancak “Dijital Bangladeş” artık bir gerçek. 

Bir hayali gerçeğe dönüştürmek için kişinin cesaret, kararlılık ve özveriye ihtiyacı vardır. Sheikh Hasina büyük bir devlet insanı olarak tüm bu niteliklere sahip. Ülkenin ve halkının iyiliği için hayallerini gerçekleştirmek için çalışıyor.

Yoksulluğun azaltılması, gıdada kendi kendine yeterliliğe ulaşılması, ülke çapında yüzde 100 elektriğin sağlanması önemli başarıları.

Yoksulluk oranı yüzde 83'tü. Şimdi bu oran yüzde 20'ye düştü. Birleşmiş Milletler, Yoksul ülkeden, Gelişmekte olan ülke statüsüne geçişine ilişkin bir kararı onayladı.

Bangladeş, ekonomisi Sheikh Hasina, döneminde dört kat büyüdüğü için şu anda dünya ekonomisinde 41. sırada yer alıyor.

Ülke, son yılda enerji sektöründe büyük başarılar elde etti.

Ülke genelinde yaklaşık bir milyon evsiz için evler inşa etti. Bu, bu 
halk yanlısı duruşunun parlak bir örneğidir.

Uluslararası Havalimanı, Otoyolu Nükleer Santrali dahil olmak üzere diğer birçok mega projedeki çalışmalar 

Hindistan ile Bangladeş arasında 41 yıllık Kara Sınır Anlaşması çözüldü. 
.
Birçok sosyo-ekonomik göstergede Bangladeş, hem Pakistan'ın hem de Hindistan'ın çok ilerisindedir. Sheikh Hasina liderliğinde çeşitli sektörlerde kayda değer ilerlemeler sağlandı.



Ülkenin kişi başına düşen geliri 27 kat arttı. Fakir bir ülkeden fırsatlar diyarına çevirme fırsatı veriyor, çok doğru bir şekilde 'yaşam ve geçim arasında bir denge kurmak' olarak tanımladığı şeyi yapıyor. Bangladeş, dinamik liderliğinde elde edilen sürdürülebilir GSYİH büyümesi ve sosyo-ekonomik parametreler açısından bir "kalkınma mucizesi". Sözde 'dipsiz kuyudan canlı bir ekonomi, bir fırsatlar ülkesi haline geldi. 

Çin ve Hindistan gibi iki büyük ekonomi arasında kalan 165 milyon çalışkan insanıyla Bangladeş, yatırım için kazançlı bir yer. Asya'daki en yüksek GSYİH büyüme oranını yakaladı.



İnovasyon ve girişimcilik için küresel bir kuluçka merkezi olmak yolundalar

Bu devasa kalkınma görevini, daha büyük bir yabancı yatırım ve havale girişi ile birlikte dış ticarette daha fazla derinlikle hızlandırmayı amaçlıyorlar.

“Ekonomik diplomasi”yi uygulamaya koydular. Bu paket kapsamında birkaç yıl içinde -Öncelikle- Birinci olarak, adil bir pazar erişimi elde etmeyi; 

İkinci olarak, ihracatın genişletilmesi,  Üçüncüsü, önemli miktarda içe dönük Doğrudan Yabancı Yatırım girişi,  Dördüncüsü, kritik teknolojilerin transferi ve Beşincisi, hem yurtiçinde hem de yurtdışında profesyoneller ve çalışanlar için daha büyük ve daha iyi istihdam fırsatları. 

Ayrıca kaliteli hizmet sunmak için küresel bir üretim merkezi olmak istemi içindeler. İş liderlerine yenilikçi fikirler ve stratejiler üretmeye teşvik ediyorlar.

Kapsayıcı hedefi, tasavvur edilen Altın Bangladeş’e ''Sonar Bangla''ya ulaşmak. 

Dünya kadınların istekleri doğrultusunda şekillenmedikçe kadınların mutlu oldukları söylenemez. Bu bakımdan Ülke Kadınlarımız sadece ekonomik özgürlüklerini kazanmaları, üstdüzey yönetici olmaları değil sadece maaş bordrosundan vergi levhasına isimlerini yazdırmaları, girişimci olmaları değil aynı zamanda kanun yapıcı olarak siyasetde görev almaları, bunun için mücadele vermeleri gerekir. Kadının olduğu yerde başarı mutlaka vardır.

Bu nedenle yineliyoruz. Bu kitap okunmalı ve bu mucize lider Sheikh Hasina örnek alınmalı.

yilmazparlar@yahoo.com

13 Mart 2023 Pazartesi

Türk Siyasetine Taze Kan Av. Mehmet Yalın-Yılmaz Parlar

 Türk Siyasetine Taze Kan Av. Mehmet Yalın

Büyük İç Anadolu Platformu Başkanı Av. Mehmet Yalın, Platformun yoğun isteğini kırmayarak Türk siyasetine ivme kazandırma hedefiyle, İç Anadolu Platformu gençleriyle buluştu ve  aday adaylığını ilan etdi.



İstanbul Üniversitesi hukuk mezunu, İstanbul’da otuz yıllık avukatlık yapan, Başkan Yalın 12 Mart 2023 Pazar günü yine İç Anadolu kültürüne gastronomisine sahip Büyük çekmece “Gaşık Sosyal tesislerde” yarının ümitleri gençlere hitap etdi.

Sahipleri Durbey Duran ve Nurhayat Varol’un olduğu Lonca Medya, Lonca Ajans tarafından mükemmel organize edilen toplantıda Başkan Mehmet Yalın Anadolu’nun demografik yapısına ilişkin ufuk turu attırdı. “Sadece gençler demiyoruz. Ne diyoruz? Yiğit gençler diyoruz. Şimdi bu gençliğin adını değiştirdiler. Z kuşağı bilmem ne kuşağı. Hayır Türkiye'mizin, İç Anadolu'nun yiğit gençleri diyeceğiz.” Şeklinde hitapla başladı.



“Sayın Cumhurbaşkanımızın seçim kararnamesini imzaladığı, Resmi Gazete'nin yayınlandığı günden hemen sonra, Türkiye'mizin yiğit gençlerine hitap etmekten şeref duyuyorum.” dedi

Basın mensuplarına hitabıda haberci idi. “Tarihteki haberci, imparatorlukları ayakta tutan nedir biliyor musunuz? O zamanın habercileri… Cengiz Han İmparatorluğu değil mi? Moğollar en büyük gücünü ve askerlerinden, vahşiliklerinden aldığı zannedilir değil mi? O zamanki ve ondan sonra hep onu örnek aldılar. Posta teşkilatı. Tarih boyunca en önemli vazifeyi haberciler üstlendiler. Günümüzün medyacıları, adı değişmiş, gazetecileri, televizyoncuları, onlar üstlenmişler, devleti ve demokrasinin en önemli unsurlarından, ayaklarındandır.” Açıklamalarında sonra haberciler olarak devam etdi. 

Büyük İç Anadolu Platformu Neden Büyük

Milletvekili aday adaylığını açıklayan Başkan Yalın, Büyük İç Anadolu platformu neden büyük açıklaması hakkında; “Büyük İç Anadolu diyoruz. Neden Büyük İç Anadolu? Tarihi büyük. Misyonu büyük. 

Büyük Selçuklu yıkıldığı zaman millete ve ümmete hizmet İç Anadolu'dan, Konya'dan, Sivas'tan Kayseri'den Anadolu Selçuklu'dan devam etmiş. Rumeli, Balkan, Yunanistan'da, Bulgaristan'da ta Viyana'ya kadar… Yıldırım Beyazıt Ankara'ya geçememişti. Ne olmuş? Bu sayede Anadolu Birliği, Türk birliği sağlanmış. 

Aşağılara inip Bağdat'a kadar kadar hilafeti de getirerek ümmet birliği sağlanmış. Milletin son bağımsız kongresi Sivas'ta. Doğru mu? Toplanmış. Milletin meclisi Osmanlı Meclisi daha bu zaman. Ankara'da toplanmış Cumhuriyetimiz ilelebet sonsuza kadar yaşayacak cumhuriyetimiz. Ankara'da ilan edilmiş. Ankara başkent yapılarak, hizmet bayrağı İç Anadolu'dan Dalgalanıyor.” Şeklinde iç Anadolunun önemine vurgu yaptı. 



Türkiye'nin Gençleri, Çanakkale'nin Yiğit Gençleri

Başkan Yalın, 18 mart Çanakkle zaferin yaklaşmasıyla birlikde, çağrışımla; “Türkiye'nin gençleri, Çanakkale'nin yiğit gençleri. Bugün anlamlı bir gün, milletin ve devletin en önemli günlerinden birisi olan seçim arifesinde seçim kararının resmi gazetede yayınlandıktan sonra gün olan bugün..

Bunlar bu tespitler çok önemli. Çorum haritada Karadeniz'de yer almasına yer almasına rağmen Yozgat gibi, Çorumlu gençleri görüyorum Onlarla biz diyor kültürümüzde karakter olarak İç Anadolu gibiyiz. 

Afyon Ege'de yer almasına rağmen o da akşama kadar Konyalılarla beraberim der. Isparta Akdeniz'de yer almasına rağmen o da, ben Ankaralı gibiyim der. 

Türkiye'miz İçerisinde Bir Numara Değil mi? 

Yani böyle baktığınız zaman değerli Fırat'tan Menderes'e kadar, Toroslar'dan Karadeniz'e kadar büyük bir coğrafyayı, büyük bir tarihi, büyük bir ifade eder 

Bunu tespit edelim. Baktığın zaman bu ruh, bu misyon hem arazi bakımından, hem nüfus bakımından Türkiye'de Türkiye'miz içerisinde bir numara değil mi? 

Yani arazinin büyüklüğünü ve nüfusun büyüklüğünü düşünün. Türkiye'nin bölge olarak bir numara arazi ve bir numaralı nüfusu olmuş oluyor 

Hepimiz şu anda İstanbul'dayız değil mi? Sivaslı olanlarınız, Iki milyon İstanbul'da Sivaslı hemşehrimiz var. Iki milyon Aksaray, Niğde, Nevşehir, Yozgat iki milyon da bu hemşehrilerimiz var.” Şeklinde İç Anadolu Platformun merkezi büyüklüğünü dile getirdi.

Başkan Yalın, Göçmen sözcüğünde Anadoluyu vatan kabul görülmesi sevilmesi konusunda  Suriyelileri Afganları örnek gösterdi. Başka ülkelerin göçmenliği kabul etmediği bir yerde Anadolu'yu, Türkiye'mizi vatan kabul ettikleri, onun için geldikleri bir yerde bizim hemşehrilerimiz olduğunun altını çizdi. 

Ayrıca “Dört yüz sene buraları vatan kılmış. Şimdi gözyaşıyla, sıkıntılarla Osmanlı çekildikçe o beşiği millete ümmete bekçilik ederken vatanımızı, kazandıklarımızı bırakıp da Anadolu'ya geldiğimiz zaman göçmenmi oluyoruz, muhacir mi oluyoruz? Hayır, hayır. Onun için ne diyoruz? Rumeli Balkan Karaman torunları diyoruz.” Açıklamalarında bulundu.

Başkan Yalın, İstanbul’da yaşayan iç Anadolu şehirlerinden gelip yerleşen nüfusdan bahsederek, öncelikle misafir etdiği Roman Federasyonu başkanlarından aldığı bilgiye göre Anadolu’dan balkanlara oradanda İstanbul’a gelen bir milyona yakın Roman kardeşimiz olduğunu aktardı.



Ama Tek Şartımız. Milli ve Yerli Olmak.

“Yani böyle baktığın zaman İstanbul'da, on altı milyon Büyük İç Anadolu'nun yiğit hemşehrileri yiğit gençleri var.” dedi

Bunun üzerine Platform üyeleri “Madem ki Büyük İç Anadolu ruhu var.  Mehmet Bey başkanımız büyük senaryomuzun sesini duyurduk… Burada bitmez. Böyle bir ortamda, böyle bir zamanda hele hele devletin ve milletin geldiği noktada siyasi gelişmeleri biliyorsunuz. Siyasete girmeniz elzem. Biz milli ve görevli olana bakarız. Hemşehrilerimizin hangi partiden olursa olsun hangi siyasi görüşten olursa olsun evet yanındayız.” .. Sözlerini hatırlatan Başkan Mehmet Yalın, “Ama tek şartımız. Milli ve yerli olmak. Çünkü biz milli ve yerliyiz.. Tarihi misyonu tarihi vazifeyi, ruhu anlattık, değil mi? O bakımdan biz diyoruz ki milli ve yerli olmak şartıyla milli ve ileriye dönmek nasıldır biliyor musunuz? Yörük ruhu, Türkmen ruhu, Sivas'ın yiğidoları, Yozgat'ın Bozatları, Çankırı'nın yarenleri Konya'nın ve diğer hemşehrilerimizin Yörükleri Türkmenleri ?”  sıfatlarıyla Büyük İç Anadolu Platform sesini duyurdu.

Milletvekili Aday adayı Av. Mehmet Yalın “İstanbul'da. Ailesi birlikte yaşıyor. Amerika'daki en büyük Türk'ü seçilen Bahçıvan, Pınar, Çaykur yani birçok firmanın dağıtıldığı Los Angeles'ta New York'ta depoları olan, Turkuaz, Sultan Helal Marketleri marketleşme zincirlere , çalışmaları olan geniş aile yapısına sahip.

yilmazpar@yahoo.com