9 Aralık 2024 Pazartesi

Zafer Partisi 2. Olağan Kongresi-Türk Milletinin Kongresi-Yılmaz Parlar

  

Zafer Partisi 2. Olağan Kongresi,

 Türk Milletinin Kongresi

Atatürk'ün İzinde Bir Direniş ve Yeniden Doğuş

Zafer Partisi 2. Olağan Büyük Kongresinde Genel Başkan Prof. Dr. Ümit Özdağ, 769 delegenin tamamının oyununu aldı.

Zafer Partisi 2. Olağan Büyük Kongresi, Başkan Ümit Özdağ’ın güçlü ve etkileyici konuşmasıyla başladı. Kongre, yalnızca bir siyasi buluşma değil, aynı zamanda Mustafa Kemal Atatürk’ün mirasına sahip çıkan, halkın ve emekçilerin sesi olmayı hedefleyen bir platform olarak öne çıktı.

Özdağ, kongreyi; emekli, dul ve yetimlerin; düşük maaşlarla hayat mücadelesi veren işçilerin; pazar tezgâhlarında en uygun fiyatlı ürünü arayan annelerin; büyük şehir yasalarıyla üretimden koparılan köylülerin ve ekonomik zorluklarla boğuşan esnafın kongresi olarak tanımladı. “Bu kongre Türk milletinin kongresidir,” diyerek, geçmişten günümüze bağımsızlık mücadelesinin devam ettiğini vurguladı. Amasya, Erzurum ve Sivas kongrelerini işaret ederek, Zafer Partisi’nin bu misyonun çağdaş taşıyıcısı olduğunu belirtti.



İlkelerden Taviz Vermeyen Bir Mücadele

Özdağ, partinin kuruluşundan bugüne kadar geçen 28 aylık süreci özetlerken, karşılaşılan zorlukları ve elde edilen başarıları vurguladı. Medya ambargolarını sosyal medya ile aştıklarını, kumpaslara rağmen direnerek yollarına devam ettiklerini ifade etti. Zafer Partisi'nin "Atatürk’ten taviz vermeden siyaset yapılabileceğini" gösterdiğini belirten Özdağ, gerçek muhalefetin halkla birlikte, halk için yapıldığını söyledi.

İçişleri Bakanlığı’na yapılan yürüyüşten yerel seçimlerde alınan başarılara kadar birçok kritik başarıyı sıralayan Özdağ, Zafer Partisi’nin yükselişini şu sözlerle ifade etti:
“Zafer Partisi artık herkesin itiraf etmek zorunda kaldığı gibi sistemli ve hızlı bir şekilde yükseliyor.”



Türkiye’nin Ekonomik ve Sosyal Gerçekleri

Kongrede, Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik ve sosyal krizlere dikkat çeken Özdağ, AKP iktidarını sert sözlerle eleştirdi. Fakirleşen halkın, zenginleşen bir azınlık tarafından yönetildiğini belirten Özdağ, gelir dağılımındaki adaletsizliği ve yolsuzlukları rakamlarla ortaya koydu. Özellikle emekli maaşlarının ve asgari ücretin düşen alım gücüne vurgu yaptı.

“2002’de emekli maaşı ile 8 çeyrek altın alınabiliyorken, bugün ancak 2.5 çeyrek altın alınabiliyor. Asgari ücretlinin maaşı her geçen gün eriyor. Halk açlıkla mücadele ediyor, zenginler ise servetlerini artırıyor,” diyen Özdağ, hükümetin ekonomik politikalarını yerden yere vurdu.

Sessiz İstila ve Organize Suçların Tehlikesi

Özdağ, Türkiye’nin karşı karşıya olduğu en büyük tehditlerden birinin demografik yapıdaki bozulma olduğunu belirterek, sığınmacı ve kaçak nüfusa dikkat çekti. Ülkenin sessiz bir istilaya uğradığını ifade eden Özdağ, Suriyelilerden Afganlara, Afrikalılardan diğer kaçaklara kadar milyonlarca kişinin ülkeye akın ettiğini söyledi.

Uyuşturucu ve yasa dışı bahis çetelerinin sokaklarda devletin yerine geçtiğini belirten Özdağ, bu durumun toplumu derinden sarstığını şu sözlerle dile getirdi:
“Uyuşturucu artık dağ köyündeki çobanın da ortaokul öğrencisinin de eline ulaşıyor. Gençliğimiz elimizden alınıyor. Bu kahrolası düzen yıkılmalıdır.”



Zafer Partisi’nin Umudu ve Hedefi

Konuşmasının sonunda, Zafer Partisi’nin ikinci olağan kongresinin ardından daha güçlü kadrolarla yola devam edeceğini belirten Özdağ, Türk milletine umut vermeye devam edeceklerini ifade etti. Mustafa Kemal Atatürk’ün ideallerini yaşatmayı sürdüreceklerini ve bu hedefe ulaşmak için her türlü mücadeleyi vereceklerini şu sözlerle vurguladı:
“Türklük kaderim, İslamiyet seçimim diyen Hoca Ahmet Yesevi’nin izinden gidiyoruz. Bu kongreden, Türk milletinin zaferi çıkar.”

Zafer Partisi, yalnızca bir siyasi hareket değil, halkın umudu olarak güçlü bir duruş sergilemeye devam ediyor.

milli birlik ve beraberliğimizden asla ödün vermeyecek, hiçbir şekilde ülkenin bölünmesine fırsat tanımayacaktır. Türk Milleti’nin tarihi misyonu ve manevi değerlerini rehber edinen Zafer Partisi, sadece teröre karşı değil, terörü destekleyen her türlü yapı ve anlayışa karşı kararlılıkla mücadele edecektir.



Değerli Zafer Partililer,

PKK’nın ve onun siyasi uzantılarının bölücü emellerine karşı milletimizin feraseti, vatanseverliği ve birlik ruhu en büyük gücümüzdür. Cumhuriyetimizin kurucu değerlerinden taviz vermeden, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün “Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran Türkiye halkına Türk Milleti denir” anlayışıyla yolumuza devam edeceğiz. Türk kimliğini, milli birliğin ve vatandaşlık hukukunun temeli olarak koruyacak, hiçbir siyasi baskıya boyun eğmeyeceğiz.

Zafer Partisi olarak, terörle mücadelenin sadece güvenlik alanında değil, ekonomik, sosyal ve kültürel boyutlarıyla da ele alınması gerektiğini biliyoruz. Gençlerimizi uyuşturucu çetelerinden, yozlaşmadan ve bölücü propagandadan koruyacak eğitim ve kalkınma projelerini hayata geçireceğiz. Bölgesel kalkınmayı hızlandırarak, tüm yurttaşlarımız için eşit fırsatlar yaratacak, huzur ve refah dolu bir Türkiye inşa edeceğiz.

Unutmayalım ki bu topraklarda binlerce yıldır birlikte yaşayan, aynı bayrak altında kader birliği yapan Türk, Kürt, Zaza ve diğer etnik kökenden yurttaşlarımız, ayrılıkçılığa karşı bir arada durmayı defalarca başarmışlardır. Zafer Partisi, milli birlik ve beraberliğimizin teminatı olarak, halkımızın her bir ferdine kucak açacak ve adalet, eşitlik, özgürlük ilkelerini esas alarak ülkemizin geleceğini güvence altına alacaktır.

PKK ve Destekleyen Ülkelerle Mücadele
PKK’ya destek veren ülkelerin örgüt arkasındaki desteğini sonlandırmak amacıyla çok boyutlu çalışmalar başlatılacaktır. Türkiye’nin uluslararası arenadaki etkinliği artırılarak, terör örgütlerine lojistik ve siyasi destek veren ülkelerin karşısında kararlı bir duruş sergilenecektir.

AKP'nin Ekonomi ve Sosyal Politikalarının Faturası

Türkiye'de halk, AKP'nin 22 yıldır sürdürdüğü yanlış politikaların ağır faturasıyla karşı karşıyadır.

Artan hayat pahalılığı, çiftçilerin gübre dahi alamaz hale gelmesi ve emeklilerin sağlık hizmetlerinden faydalanamaması, AKP'nin halkı mağdur eden ekonomi politikalarının açık örnekleridir.

Beşli çeteye verilen milyarlarca dolarlık ihaleler ve "kar korumalı mevduat" sistemine ödenen astronomik faizler, halkın sırtındaki ekonomik yükü artırmıştır.

Dış Politika ve Verilen Tavizler
AKP'nin dış politikada sıkışması sonucunda:

Doğu Akdeniz ve Mavi Vatan: Yunanistan’a yönelik tavizler verilmiş, petrol ve doğalgaz arama faaliyetleri durdurulmuştur.

Kıbrıs Politikası: Çözüm için federal yapı önerisi yeniden gündeme getirilmiş ve Rum Kesimi’nin NATO üyeliğine destek iddiaları ortaya atılmıştır.

Suriye Krizi: Türkiye’nin İdlip’teki kontrolsüzlüğü, HTŞ’nin ilerlemesine zemin hazırlamış, ABD-İsrail-HTŞ ortak operasyonları bölgedeki dengeleri değiştirmiştir. Bu süreçte PKK/YPG’nin Suriye’nin kuzeyindeki varlığı güçlendirilmiştir.

Saray Rejiminin Antidemokratik Baskıları

Öcalan’a TBMM’de konuşma hakkı verilmesi tartışılırken, Türk milletinin anayasal hakları baskı altına alınmaktadır.

“Etki ajanlığı yasası” gibi özgürlükleri kısıtlayan düzenlemeler, halkın bilgi edinme hakkını elinden almaktadır.

Saray rejiminin Gulag’ı olarak nitelendirilen Silivri Cezaevi, rejime muhalif isimlerin susturulması için bir araç haline gelmiştir.

İsrail ile Ticaret ve Çelişkiler

AKP’nin "Filistin davası" söylemine rağmen İsrail ile ticaretin devam ettiği belgelenmiştir.

İsrail limanları üzerinden Filistin adına gerçekleştirilen ticaret, AKP’nin ikiyüzlü politikalarını gözler önüne sermektedir.

Zafer Partisi olarak, bu ticaretin detaylarını kamuoyuna açıklayacağız.

Zafer Partisi’nin Kararlılığı
Zafer Partisi olarak, halkımızın mağduriyetlerini sona erdirmek, sığınmacı ve kaçak politikalarında somut adımlar atmak ve milli çıkarları korumak adına Anadolu Kalesi projesi kapsamında çalışmalarımızı sürdüreceğiz.
AKP’nin yalanlarına ve antidemokratik uygulamalarına karşı Türk milletinin yanında olmaya devam edeceğiz.

Zafer Partisi’nin Mesajı:
Halkımızın ekonomik ve sosyal refahını sağlayacak, milli çıkarlarımızı koruyacak ve Türkiye’yi güçlü bir geleceğe taşıyacak kararlılığı göstereceğiz.

Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ'ın Kongre Konuşmasından Kesitler

Zafer Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ, kongre konuşmasında parti teşkilatını harekete geçmeye çağırırken, Türkiye’nin karşı karşıya olduğu temel sorunlara dair partinin çözüm önerilerini detaylandırdı. Özdağ, konuşmasında siyasi tarihine dair önemli anekdotlar paylaşarak Anayasa’ya sahip çıkma iradesini vurguladı ve partinin muhalefette olmasına rağmen sergilediği etkili performansın altını çizdi.

Ekonomik Kriz ve Çözüm Programı

Türkiye'nin içinde bulunduğu ekonomik krizden çıkış için "Küreselleşme ve Ekonomik Zafer" programını tanıtan Özdağ, neoliberal politikaların yerine Türkiye'nin özgün koşullarını dikkate alan planlı kalkınma modeli önerdi.

Devlet Planlama Teşkilatı'nın yeniden kurulması ve stratejik sektörlerde yatırım teşvikleri.

"4 Bölge 4 Deniz Projesi" ile yeni Marmara Bölgeleri oluşturularak yatırımların ülke geneline yayılması.

İstanbul'un “İstanbul 3.0” programıyla yüksek teknoloji merkezi haline getirilmesi.

Eğitim ve insan kaynaklarının teknoloji üretimine uygun şekilde yapılandırılması ve Tekno Parkların Anadolu'ya yayılması.

Zafer Partisi’nin Zafer Turizm ile yabancı iş gücünü gönderip, Zafer Havayolları ile Türkiye'nin uzman insan kaynaklarını geri getirme planı.

Kadın Güvenliği ve Sosyal Politikalar

Kadınların güvenliği konusunda somut adımlar atılacağını belirten Özdağ, Zafer Partisi iktidarında sokaklarda huzurun hâkim olacağını ifade etti.

Uyuşturucu ve yasa dışı bahis çeteleriyle mücadele, gençleri rehabilite ederek topluma kazandırma hedefi.

Kadınların gece vakti bile güvenle sokaklarda dolaşabileceği bir Türkiye sözü.

Eğitimin her kademesinde kaliteyi artırma, köy okullarının yeniden açılması ve tarikat okullarının kapatılması.

Çevre ve Milli Madencilik Politikaları

Zafer Partisi’nin çevre mücadelesindeki kararlılığı, doğayı koruma ve milli kaynakları halk yararına kullanma iradesiyle birleştiriliyor.

Yabancı maden şirketlerinin çevreyi tahrip eden faaliyetlerine son verilecek.

Ormanların ve göllerin tekrar canlandırılması için "Yeşil Vatan Projesi."

TSK ve Devlet Kurumlarında Reform

Türk Silahlı Kuvvetleri ve devlet kurumlarının yeniden yapılandırılacağını belirten Özdağ, bu konuda kapsamlı bir reform planı sundu:

Tarikat ve cemaatlerin devlet içindeki etkisinin sona erdirilmesi.

Türk ordusunun etkin savaş gücüne dönüştürülmesi için "Çelik Miğfer Projesi."

GATA ve askeri hastanelerin yeniden açılması, askeri okulların faaliyete geçirilmesi.

Teşkilatlara Çağrı: Zafer Emekle Kazanılır

Kongre konuşmasında teşkilat mensuplarına seslenen Özdağ, teşkilatçılıkta halkla yakın temasın ve sahada olmanın önemine değindi.

İl ve ilçe teşkilatlarının daha aktif çalışması gerektiğini belirtti.

Halkın sorunlarına çözüm üreterek güven kazanılmasını istedi.

Vatandaşın taleplerine zamanında cevap vermeyen parti yöneticilerini açıkça eleştirdi.

Hedef, Türkiye’yi Yönetmek

Zafer Partisi’nin hedefinin yalnızca TBMM’ye girmek değil, Türkiye’yi yönetmek olduğunu vurgulayan Özdağ, teşkilatı %7 değil, daha büyük hedeflere kilitlenmeye davet etti:

"Ben Zafer Partililere ancak zorluk, mücadele ve zafer vaat ediyorum."

Zafer Partisi'nin teşkilat mensupları ve destekçileri için bu kongre, partinin hedeflerine ulaşmada bir dönüm noktası olarak görülüyor.

yilmazparlar@yahoo.com

16 Kasım 2024 Cumartesi

KKTC'nin 41. Kuruluş Yıldönümü-Yılmaz Parlar

  

KKTC'nin 41. Kuruluş Yıldönümünde Anlamlı Resepsiyon

İstanbul'da Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin 41. kuruluş yıldönümü nedeniyle anlamlı ve muhteşem bir karşılama düzenlendi.

15 Kasım 2024 Cuma akşamı, Bosphorus Hilton Hotel’de gerçekleşen etkinlikte KKTC İstanbul Başkonsolosu Fatma Demirel ve İstanbul Valisi Davut Gül’ün konuşmaları, katılımcılara duygu dolu anlar yaşattı.



Etkinliğe Garnizon ve 1. Ordu Komutanı orgeneral Metin Tokel, yüksek rütbeli subaylar,  üst düzey protokol üyeleri, yabancı misyon temsilcileri, gaziler ve seçkin davetliler katıldı.

KKTC İstanbul Başkonsolosu Fatma Demirel, “Gücümüzü Göstermeye Devam Ediyoruz”

Başkonsolos Fatma Demirel, konuşmasında Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin uluslararası alanda varlık gösterme ve tanınma çabalarının kararlılıkla sürdüğünü vurguladı.



Ulu Önder Atatürk'e Saygı 

Demirel, konuşmasına Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'e hürmet ile başlıyor, “Sahip olduğun gücü gösteriyor, ulu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk'ü hürmetle anıyoruz” dedi. Bu önemli gecede, geçmişten gelen güçlü bilgilerin hatırlatılması amaçlandı.

Ekonomik ve Sosyal Güçlenme 

Başkonsolos, KKTC'nin 1983'teki düzeninden bu yana uluslararası alanda varlık gösterme ve tanınma çabalarının sürdüğünü vurguladı. Ekonomik alanda genişlemenin yanı sıra sosyal, sanatsal ve kültürel alanlarda da gelişmenin devam ettiğini belirtti. “Gençlerimiz kendilerine sunulan fırsatlarla birçok alanda başarılı projelere imza atıyor” dedi.

Eğitimde Önemli Başarılar 

Konuşmasında Türkiye'deki üniversitelerin dünya sıralamalarındaki başarılarına da değinen Demirel, “Bizler, bir eğitim adası olan Türkiye'deki en iyi üniversiteler arasında yer almanın gururunu yaşattığını” kullandı.

Siyasi Strateji ve Uluslararası İlişkiler 

Demirel, siyasi alanda Cumhurbaşkanı Ersin Tatar'ın iki devletli çözüm çabalarına da dikkat çekti. “Cumhuriyetimizin uluslararası uygulamalarını denemek için attığımız adımlar, dünya genelinde yayılmayı bulacaktır. Türk resimleri Teşkilatı’nda yerimizi tuttuğumuz detayları vurgulamak istiyorum” dedi.

Gelecek İçin Umut ve Birlik Mesajı 

Demirel, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Birleşmiş Milletler nezdindeki tanınmayan çağrılarının kısa sürede sonuçlanacağına inandığını belirtti ve konuşmasını, “Bugünkü huzur ve barış için bir gelmiş durumdayız, bunlar için büyük bir umut var” şeklinde sonlandırıldı.



İstanbul Valisi Davut Gül, “Kıbrıs’ta Barışın Kalıcılığı İçin Çalışıyoruz”

Vali Davut Gül, Kıbrıs Barış Harekatı’nın tarihsel önemine değinerek, şehitlerimize minnet ve gazilerimize saygılarını sundu.

Vali Gül, “Kıbrıs Barış Harekatı olmasaydı, belki bugün Gazze’de yaşanan trajedilere benzer olaylar Kıbrıs’ta yaşanacaktı. Bu harekat, sadece Kıbrıslı Türklerin değil, tüm Türk milletinin onurudur. Kuzey Kıbrıs’ın gelişimini gördükçe, bizler de büyük mutluluk duyuyoruz.”dedi

Son yıllarda KKTC’nin su kaynaklarına ulaşması, üniversitelerin artışı ve ulaşım projelerinin gelişmesi gibi yatırımların altını çizen Vali Gül, Türkiye’nin KKTC’ye desteğinin süreceğini belirtti.



Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin Kuruluşu ve Önemi

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC), 15 Kasım 1983 tarihinde bağımsızlığını ilan ederek tarih sahnesine çıkmıştır.

Bu olay, Kıbrıs Türk halkının yıllardır süregelen hak mücadelesinin ve bağımsızlık arayışının bir sonucu olarak gerçekleşmiştir. 20 Temmuz 1974'teki Kıbrıs Barış Harekatı, adada barış ve güvenliği sağlarken Kıbrıslı Türklerin varlığını koruma adına önemli bir dönüm noktası olmuştur.



KKTC’nin Kuruluşunun Tarihsel Arka Planı

Kıbrıs, tarih boyunca stratejik konumu nedeniyle büyük devletlerin ilgi odağı olmuştur. 1878 yılında Osmanlı İmparatorluğu’ndan İngiltere’ye kiralanan ada, 1960’ta İngiltere, Türkiye ve Yunanistan’ın garantörlüğünde bağımsız bir Kıbrıs Cumhuriyeti olarak yeniden yapılandırılmıştır. Ancak, Kıbrıs Cumhuriyeti kısa sürede Rum yönetiminin tek taraflı hâkimiyet kurma çabalarıyla işlevsiz hale gelmiş ve Kıbrıs Türk halkı büyük mağduriyetler yaşamıştır.

1963’te başlayan saldırılar ve 1974’teki Yunan destekli darbe sonucunda, Kıbrıslı Türkler yok olma tehdidiyle karşı karşıya kalmıştır. Bu dönemde Türkiye, garantörlük hakkını kullanarak Kıbrıs Barış Harekatı'nı gerçekleştirmiş ve Kıbrıs Türk halkını koruma altına almıştır.

15 Kasım 1983’te Kıbrıs Türk Federe Devleti Meclisi, oybirliğiyle bağımsızlık ilan ederek Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni kurmuştur.



KKTC’nin Önemi ve Geleceği

KKTC, Doğu Akdeniz’de Türk varlığının teminatı ve jeopolitik önemi yüksek bir devlettir. Ada, enerji kaynakları ve stratejik konumu nedeniyle uluslararası dengelerde önemli bir yere sahiptir. KKTC’nin önemi şu başlıklar altında özetlenebilir:

Türk Varlığının Güvencesi

KKTC, Kıbrıs Türk halkının kimliğini, kültürünü ve varlığını koruma misyonunu taşır. Ayrıca, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki hak ve menfaatlerinin korunması açısından da hayati bir rol oynar.

İki Devletli Çözüm Vizyonu

 KKTC, Rum tarafının tek taraflı hâkimiyetine dayalı çözümleri reddederek iki eşit devlet temelinde bir çözüm vizyonu ortaya koymaktadır. Bu, Kıbrıs Türk halkının eşit ve egemen bir ulus olarak tanınma hakkını savunmaktadır.

Ekonomik ve Eğitim Merkezi

 KKTC, özellikle eğitim ve turizm alanlarında uluslararası alanda tanınmış bir cazibe merkezi olma yolunda ilerlemektedir. Üniversiteleri, adayı “eğitim adası” kimliğiyle öne çıkarmaktadır.

Türkiye ile Dayanışma

 KKTC, Türkiye ile kardeşlik ve dayanışma içinde hareket etmektedir. Türkiye’nin desteği, KKTC’nin uluslararası alanda tanınma ve kalkınma çabalarına güç katmaktadır.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, bağımsızlık mücadelesinin simgesi ve Doğu Akdeniz’deki Türk varlığının teminatıdır. Kıbrıs Türk halkının barış, özgürlük ve egemenlik adına verdiği mücadele, KKTC’nin önemini her geçen gün artırmaktadır. KKTC’nin uluslararası alanda tanınması ve hak ettiği yere ulaşması, hem Türkiye’nin hem de Türk milletinin öncelikli hedeflerinden biridir.

yilmazparlar@yahoo.com

27 Ekim 2024 Pazar

Ümit Özdağ Son Haberlerde Övgüyle Karşılandı-Yılmaz Parlar

 Ümit Özdağ Son Haberlerde Övgüyle Karşılandı

Zafer Partisi Lideri Ümit Özdağ’ın Siyasi Arenadaki Övgüleri, Ümit Özdağ’ın Liderlik Başarısı, Stratejik Vizyon ve Toplumsal Birlik çağrıları

Siyasi parti lideri Ümit Özdağ, son haberlerde eylemleri ve açıklamaları nedeniyle övgü alıyor.

 Siyasi Analistlerden Ümit Özdağ’a Tam Not, Neden Takdir Ediliyor?



Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, son zamanlarda Türk siyasetinde gösterdiği liderlik yetenekleri ve stratejik vizyonu ile övgü topluyor. Özdağ’ın toplumsal sorunlara yönelik kararlı duruşu ve siyasi alandaki şeffaflık ve hesap verebilirlik gibi ilkeleri desteklemesi, onu hem halk nezdinde hem de siyasi analistler arasında saygın bir figür haline getirdi.

Zafer Partisi’nin lideri olarak, parti içindeki birliği sağlamlaştırma ve partinin değerlerini geliştirme konusundaki bağlılığı, Özdağ’a yönelik desteği artırıyor. Özellikle pragmatik çözümler ve yapıcı diyalog arayışları, karmaşık siyasi sorunların üstesinden gelme konusundaki etkinliğini gözler önüne seriyor.

Siyasi Yolda Kararlılık ve Özgünlük

Ümit Özdağ’a yöneltilen övgülerin arkasındaki temel nedenlerden biri, önemli toplumsal sorunlara yönelik kararlı ve net duruşudur. Özdağ, sosyal ve ekonomik meselelerde vatandaşların acil endişelerini ele alarak anlamlı değişimlerin savunucusu olarak ön plana çıkıyor. Bu, ona sadece destekçilerinden değil, geniş bir kitleden de onay kazandırdı.

Özdağ’ın liderliğinde, Zafer Partisi, şeffaflık ve kapsayıcılık gibi modern siyasi ilkeleri benimseyerek, toplumun farklı kesimleriyle etkili bir şekilde etkileşim kuruyor. Bu, onun kapsayıcı yönetim anlayışını yansıtıyor ve toplumsal ayrılıkları aşma konusundaki çabalarını öne çıkarıyor.

Yenilikçi Politikalar ve Geleceğe Dönük Vizyon

Pragmatik Çözümler ve Güçlü Liderlik, Ümit Özdağ’ın Siyasi Yolu

Ümit Özdağ’ın vizyonu, sadece güncel sorunlara çözüm bulmakla sınırlı değil; aynı zamanda geleceğe yönelik yenilikçi politika önerileriyle Türk siyasetinde fark yaratıyor. Özdağ, özellikle gençlere ve yeni nesillere yönelik stratejileriyle, Türkiye’nin geleceği için somut adımlar atıyor. Onun bu yönü, hem destekçiler hem de siyasi gözlemciler tarafından ileri görüşlü bir lider olarak kabul edilmesini sağlıyor.

Güçlü Bir Liderlik ve Artan Destek

Ümit Özdağ, Türk siyasetinde dinamik ve etkili bir lider olarak kabul ediliyor. Liderlik nitelikleri, kapsayıcılığı ve toplum yararına hizmet etme konusundaki bağlılığı, onu sadece partisi için değil, tüm Türkiye için önemli bir figür haline getiriyor. Özdağ’ın stratejik vizyonu ve halkla güçlü iletişimi, onun siyasi başarısının temel taşları olarak görülüyor.

Son dönemde, Özdağ’a yöneltilen övgüler, onun sadece parti lideri olarak değil, Türkiye’nin siyasi geleceği için de kilit bir figür olduğunu gösteriyor.

yilmazparlar@yahoo.com

11 Eylül 2024 Çarşamba

İsviçre’nin Bağımsızlık Günü’ne Özel Resepsiyon-Yılmaz Parlar

  İsviçre Bağımsızlık Günü Ankara’da Diplomatik Resepsiyonla Kutlandı

İsviçre’nin Bağımsızlık Günü’ne Özel Resepsiyon

 

10 Eylül 2024 Salı akşamı, İsviçre'nin Ankara Büyükelçiliği'nde, İsviçre'nin Bağımsızlık Günü vesilesiyle özel bir resepsiyon düzenlendi. Bu anlamlı etkinliğin ev sahipliğini, İsviçre Büyükelçisi Guillaume Scheurer üstlendi. Türkiye'deki diplomatik temsilciler, iş dünyası liderleri ve İsviçre vatandaşları etkinlikte bir araya geldi.



İsviçre-Türkiye İlişkilerinde Güçlü İşbirliği Mesajları
 

Büyükelçiliği'nde düzenlenen resepsiyon, İsviçre ve Türkiye arasındaki diplomatik ve ticari ilişkilerin önemine vurgu yaptı. Etkinliğe, İsviçre Büyükelçisi Guillaume Scheurer ve Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakan Yardımcısı ve AB Başkanı Büyükelçi Mehmet Kemal Bozay konuşmalarıyla damga vurdu.



Türkiye-İsviçre İlişkilerinin Ticari Boyutu
Türkiye ile İsviçre arasındaki ticari ilişkiler de etkinlikte ön plana çıkan konular arasındaydı. İki ülke arasındaki ticaret hacmi, özellikle son yıllarda önemli bir artış göstermiştir. 2023 yılında Türkiye ile İsviçre arasındaki ticaret hacmi 22 milyar doları aşmış ve bu rakam her iki ülkenin de ekonomik iş birliğini derinleştirme hedefini yansıtmaktadır.

Türk iş dünyası, İsviçre’nin yüksek teknolojiye dayalı üretim gücünden ve finansal hizmetlerdeki uzmanlığından yararlanırken, İsviçre de Türkiye'nin stratejik konumunu ve dinamik pazarını değerlendirerek yatırımlarını artırmaktadır.



İki Ülkenin Güçlenen İlişkileri
Resepsiyon boyunca Türkiye-İsviçre iş birliğinin geliştirilmesi gerektiği yönünde önemli mesajlar verildi. Büyükelçi Scheurer, iki ülke arasındaki karşılıklı yatırım ve ticari iş birliğinin daha da güçlenmesi için her türlü diplomatik desteği sunacaklarını ifade etti.

İsviçre’nin tarafsızlık ilkesi ve uluslararası alandaki etkisi, Türkiye gibi dinamik ve stratejik ülkelerle olan ilişkilerini de pozitif yönde etkilemeye devam ediyor.



İsviçre Büyükelçisi Guillaume Scheurer

Büyükelçi Guillaume Scheurer, törene İsviçre ve Türkiye milli marşlarının çalınmasıyla başlarken, İsviçre'nin Türkiye ile olan tarihi ve diplomatik bağlarının altını çizdi. Scheurer, Türkiye ve İsviçre’nin 1923’te imzalanan Lozan Antlaşması ile başlayan işbirliğinin, iki ülkenin barış ve uzlaşma arayışındaki ortak çalışmalarına dayandığını belirtti. Scheurer, konuşmasında şunları vurguladı:

“İki ülke arasındaki işbirliği her geçen yıl daha da güçleniyor. 1923’ten bu yana barış ve uzlaşı temelinde sürdürülen ilişkilerimiz, bugün hem diplomatik hem de ekonomik açıdan büyük önem taşıyor. Türkiye ile İsviçre arasındaki ticaret hacmi 16 milyar dolara ulaşmış durumda ve bu, ticari ilişkilerimizin büyüklüğünü gösteriyor.”



Büyükelçi Scheurer, İsviçre'nin Türkiye ile daha da derinleşen ekonomik ilişkilerinin özellikle teknoloji, AR-GE, inovasyon ve eğitim alanlarında yoğunlaştığını belirterek, İsviçre'nin Türkiye'deki yatırımlarının önemini vurguladı. Ayrıca, iki ülke arasındaki kültürel ve sosyal bağların, özellikle İsviçre’deki Türk diasporasının katkılarıyla daha da güçlendiğini ifade etti.



Dışişleri Bakan Yardımcısı Mehmet Kemal Bozay
Resepsiyonda söz alan Dışişleri Bakan Yardımcısı ve Avrupa Birliği Başkanı Büyükelçi Mehmet Kemal Bozay, Türkiye ve İsviçre’nin ortak tarihine vurgu yaparak şunları kaydetti:

“İsviçre, Türk milletinin tarihinde çok özel bir yere sahip. 1923 yılında Lozan’da imzalanan antlaşma ile başlayan dostane ilişkilerimiz, bugün de güçlenerek devam ediyor. Gelecek yıl, bu önemli anlaşmanın 100. yılını kutlayacağız ve bu, iki ülke arasındaki dostluk ve işbirliğini daha da ileriye taşıma fırsatı sunacak.”

Büyükelçi Bozay, iki ülkenin eğitimden ticarete, bilimden kültüre kadar geniş bir işbirliği yelpazesinde ilerlediğini belirterek, özellikle İsviçre’de yaşayan 180.000 kişilik Türk toplumunun iki ülke arasındaki ilişkilerin önemli bir bileşeni olduğunu ifade etti. İsviçre’nin Türkiye’deki yatırımlarının artmasının, iki ülke ekonomilerinin birbirini tamamladığını ve işbirliğinin derinleşmesi için büyük bir potansiyel sunduğunu vurguladı.

“İsviçre ile Türkiye arasındaki ikili ticaret hacmi geçtiğimiz yıl 22 milyar doları aşmıştır. Özellikle enerji, finans, makine, ilaç ve kimya endüstrilerinde faaliyet gösteren yaklaşık 1000 İsviçre şirketi Türkiye’de aktif rol alıyor,” diyen Bozay, iki ülkenin ekonomik ilişkilerinin sürdürülebilir bir temel üzerine inşa edildiğini belirtti.



Geleceğe Yönelik İşbirliği ve Ortaklık
Her iki konuşmacı da Türkiye-İsviçre ilişkilerinin gelecekte daha da gelişeceğine dair güçlü mesajlar verdi. Özellikle teknoloji ve inovasyon alanında yoğunlaşan işbirliği fırsatlarının yanı sıra, eğitim ve kültürel değişim programları sayesinde iki ülkenin birbirine daha da yakınlaşacağı ifade edildi.

İsviçre'nin Tarafsızlık İlkesi ve Barışa Katkısı
Etkinlikte konuşan Büyükelçi Scheurer, İsviçre’nin tarafsızlık politikasına dikkat çekerek, bu ilkenin ülkeye dünya sahnesinde önemli bir prestij kazandırdığını vurguladı. Tarafsızlığın, sadece diplomatik denge değil, aynı zamanda küresel barış ve istikrar için de bir teminat olduğuna dikkat çekti. İsviçre’nin, bu tarafsızlık sayesinde pek çok uluslararası örgüte ev sahipliği yaparak barış görüşmelerinde arabuluculuk rolü üstlendiğini belirtti.

İsviçre'nin tarafsızlık ilkesi, diplomatik krizlerde güvenilir bir aktör olarak öne çıkmasını sağlarken, savaşlara ve çatışmalara taraf olmadan uluslararası hukuk ve insan hakları gibi evrensel değerlere katkı sunmasıyla biliniyor. İsviçre'nin uzun yıllar bu politikayı sürdürebilmesi, sadece kendisi için değil, dünya genelinde istikrar ve barışın korunmasına önemli bir katkı sağlıyor.

İsviçre’nin Tarafsızlık Geleneği ve Küresel Barışa Katkısı
Büyükelçi Scheurer, konuşmasında İsviçre’nin yüzyıllardır koruduğu tarafsızlık politikasını vurguladı. İsviçre’nin uluslararası arenadaki tarafsız duruşu, ülkeler arasında arabuluculuk rolü üstlenmesini sağlamış ve dünya barışına önemli katkılar sunmuştur. Büyükelçi Scheurer, bu tarafsızlık sayesinde İsviçre’nin küresel ekonominin ve diplomasinin kilit aktörlerinden biri olmayı başardığını belirtti.



Tarafsızlığın Faydaları
İsviçre'nin tarafsızlığı, sadece diplomatik ilişkilerde değil, aynı zamanda ekonomik büyümede de büyük avantaj sağlamıştır. Ülke, güvenli ve istikrarlı bir ortam sunarak birçok uluslararası şirketin merkezi haline gelmiştir. İsviçre bankacılık sistemi, tarafsızlık politikası ile güvenilirliğini artırmış ve dünya çapında yatırımcıların tercih ettiği bir yer olmuştur. Tarafsızlık, İsviçre’ye küresel kriz dönemlerinde dahi güven duyulmasını sağlamış ve ülkenin ekonomik istikrarını korumasına yardımcı olmuştur.

Türkiye-İsviçre Ticaret Hacmi
Resepsiyon boyunca Türkiye ile İsviçre arasındaki ticari ilişkiler de vurgulandı. 2023 yılı itibarıyla iki ülke arasındaki ticaret hacmi 22 milyar dolar seviyesine ulaşmıştır. Bu ticaret, özellikle makine, kimya ve ilaç sektörlerinde yoğunlaşmaktadır. İsviçre, Türkiye’nin en önemli Avrupa’daki ticaret ortaklarından biri olmaya devam ederken, Türk şirketleri de İsviçre pazarında daha fazla yer edinmeye başlamıştır.

İki Ülke Arasındaki İşbirliğinin Geleceği
Büyükelçi Scheurer, Türkiye ve İsviçre arasındaki güçlü ticari bağların, iki ülkenin karşılıklı çıkarları doğrultusunda genişlemeye devam edeceğini ifade etti. Türkiye’nin stratejik konumu ve genç nüfusu, İsviçreli yatırımcılar için cazip fırsatlar sunarken, İsviçre’nin yüksek teknoloji ve inovasyon konusundaki uzmanlığı da Türkiye için önemli bir avantaj oluşturmaktadır.

İsviçre'nin tarafsızlık politikası, uluslararası ilişkilerdeki barışçıl rolü ve güçlü ekonomik yapısı ile dünya sahnesinde ayrıcalıklı bir yer edinmiştir. Türkiye ile İsviçre arasındaki ticari işbirliğinin derinleşmesi, iki ülke için de büyük fırsatlar sunarken, bu dostane ilişkilerin gelecekte de güçlenmesi bekleniyor.

yilmazparlar@yahoo.com

 

24 Ağustos 2024 Cumartesi

Medyum Koray Aksoy'dan Zafer Partisi Türkiye'nin En Yükselen Partisi Olacak-Yılmaz Parlar

  

Zafer Partisi İçin Çarpıcı Kehanet

Türkiye'nin En Yükselen Partisi Olacak

Ünlü Medyum Koray Aksoy'dan Zafer Partisi İçin Çarpıcı Kehanet “Türkiye'nin En Yükselen Partisi Olacak”



Türkiye siyasetinin son dönemdeki yükselen yıldızı Zafer Partisi, yalnızca siyasi analistlerin değil, medyumların da dikkatini çekiyor.

Tanınmış medyum Koray Aksoy, Zafer Partisi ve lideri Ümit Özdağ hakkında çarpıcı kehanetlerde bulundu.

Aksoy’a göre, Zafer Partisi’nin yükselişi kaçınılmaz, Ümit Özdağ ise Türkiye’yi feraha kavuşturacak bir lider.

Marmara Bölgesi'nin Yalova iline bağlı Çınarcık'ta yaşayan Medyum Koray Aksoy, olağanüstü kehanetleriyle dikkat çeken biri olarak, Telefonda dahi seslere dayanarak geçmiş, şimdiki zaman ve gelecek hakkında akıl almaz doğrulukta öngörülerde bulunan Aksoy, bu yeteneğini nereden aldığı konusunda büyük merak uyandırıyor.

Zafer Partisi’nin Yükselişi Medyum Koray Aksoy’un Kehanetlerinde Yer Aldı

 Medyum Koray Aksoy’un Kehanetleri

Ünlü medyum Koray Aksoy, Türk siyasetinde son dönemde büyük bir çıkış yakalayan Zafer Partisi ve Genel Başkanı Ümit Özdağ hakkında dikkat çeken bir kehanette bulundu. Aksoy, son kehanetinde Zafer Partisi'nin çok kısa sürede büyük bir yükseliş göstereceğini öngörüyor.

Aksoy’a göre, Ümit Özdağ’ın liderliğindeki parti, Türkiye'nin siyasi sahnesinde güçlü bir yer edinecek ve halkın güvenini kazanacak.

Medyum Koray Aksoy’dan Zafer Partisi Yorumu: "Ümit Özdağ, Türkiye'yi Feraha Kavuşturacak"

Zafer Partisi’nin Türkiye’nin en yükselen siyasi partisi olacağını ve Ümit Özdağ’ın liderliğinde büyük başarılara imza atacağını Özellikle ekonomik ve toplumsal alanda yaşanan sıkıntıların çözümünde Özdağ’ın önemli rol oynayacağına kehanetde bulunan Aksoy, "Ümit Özdağ süper bir lider ve Türkiye'yi feraha kavuşturacak" diyor.

Koray Aksoy, birçok doğru çıkan kehanetiyle bilinen bir isim. Zafer Partisi’nin son dönemdeki ivmesine dikkat çeken Aksoy, partinin kısa sürede Türkiye siyasetinin en etkili güçlerinden biri haline geleceğini söyledi. “Ümit Özdağ’ın kararlı liderliği, partiyi zirveye taşıyacak. Zafer Partisi, Türkiye’nin geleceğinde önemli bir rol oynayacak,”

 Zafer Partisi ve Ümit Özdağ’ın Vizyonu

Aksoy’un kehanetleri, Zafer Partisi’nin kamuoyunda artan popülaritesiyle paralellik gösteriyor.

Partinin ulusal bağımsızlık, ekonomik kalkınma ve toplumsal barışa yönelik programları, Aksoy’un söylediklerini destekler nitelikte.

Ümit Özdağ’ın kararlı duruşu ve net mesajları, partiyi diğerlerinden ayıran temel unsurlar olarak öne çıkıyor.

Medyum Koray Aksoy’un kehanetleri, Türkiye siyasetinde yeni bir dönemin habercisi olabilir mi? Zafer Partisi’nin bu süreçte nasıl bir yol izleyeceği merakla bekleniyor.

Ümit Özdağ’ın liderliğindeki partinin geleceği, yalnızca siyasi değil, aynı zamanda mistik bir ilgiyle de takip ediliyor.

Siyasi Arenada Dikkat Çeken Tahminler

Son dönemlerde Türkiye'nin siyasi arenasında yaşanan dinamik gelişmeler birçok uzmanı ve analisti harekete geçirirken, ünlü medyum Koray Aksoy'ın öngörüleri gündem yaratmaya devam ediyor.

Ümit Özdağ ve Zafer Partisi'nin Yükselişi

Koray Aksoy, Zafer Partisi'nin son dönemdeki çıkışını değerlendirirken, "Ümit Özdağ, liderlik vizyonu ve kararlı tutumuyla partisini Türkiye siyasi sahnesinde ön plana çıkaracak. Bu yükseliş, kamuoyunun itibarından kaynaklanıyor" şeklinde açıklamalarda bulundu.

Kehanet ve Politikada Alınan Dönüm Noktaları

Aksoy, ayrıca yaptığı değerlendirmelerde, Zafer Partisi'nin alacağı kararların sadece kendi kaderini değil, genel siyasi ölçekte de önemli etkiler yaratacağını vurguladı.Türkiye'nin siyasi yapısını yeniden şekillendirecek" diyen medyum, Özdağ'ın liderliğinin ve partinin stratejilerinin dikkatle izlenmesi gerektiğini belirtti. "Zafer Partisi, halkın gerçek sorunlarına duyarlılığı ile ön plana çıkıyor. Ümit Özdağ liderliğindeki bu ekip, yalnızca siyasi stratejiler geliştirmekle kalmıyor, aynı zamanda toplumun sesini de duyuruyor”şeklinde yorum yaptı.



Yalova'dan Çarpıcı Kehanetler: Medyum Koray ve Rüyacı Nazan'ın Gizemli Dünyası

Öyküsü genlerine kadar uzanıyor Medyum Koray’ın. Kendisi gibi, Eşi de “Rüyacı Nazan” Olarak tanınıyor. Öyle tanınıyorlar. Her ikisinin de Söyledikleri isabetli ve belirli.

Medyum Koray’ın bu yeteneğinin doğuştan mı, yoksa Tanrı’nın bir lütfu mu olduğu tartışılıyor. Aynı zamanda eşi "Rüyacı Nazan" olarak tanınan Nazan Aksoy da rüya tabirleriyle dikkat çekiyor. Her ikisi de söyledikleriyle çevrelerindekilerin hayatlarına dokunuyor, geleceğe ışık tutuyor. İki Kez Zafer partsinin yükselişini rüyasında gören Nazan Aksoy da eşi Medyum Koray Aksoy’un kehanetinide pekleştiriyor.

Medyum Koray, evrenin enerjisiyle iletişim kurduğuna ve her olayın bir amaca hizmet ettiğine inanıyor. Yıldızların hareketlerinden insanlarla yollarının kesişmesine kadar her şeyin bir mesaj içerdiğini düşünen Aksoy, bu mesajları yorumlayarak insanları uyarıyor ve yönlendiriyor.

Özellikle başarıya dair kehanetleriyle tanınan Medyum Koray, doğru enerjiyi yönlendirenlerin kehanetlerini gerçekleştirebileceğine inanıyor.



Evren Enerjidir, Beklentilerimize Cevap Veren Enerjidir

Gerek gökyüzünde ay, güneş, gezegen ve yıldızların hareketleri vasıtasıyla iletilmek istendiğine inanılmış ve gökyüzündeki cisimlerin hareketleri de incelenerek, bunlara belirli manalar yüklenmiştir. Kimi Yıldız haritasına bakarak bir yorum koyuyor, Kimide Medyum Koray gibi kehanet yorumları yapıyor.

Ancak “Medyum Koray” sizinle ses veya fiziki iletişimle beraber olayları sıralıyor. Tedbir almanız gerekenler hakkında uyarılarda bulunuyor.

Kanatimizce, açıklandığı gibi, hayatın tesadüflerden ibaret olmadığı, içinde bir amaç dışında hiçbir şey olmadığı, başımıza gelen her olay veya tanıştığımız kişi sadece yolumuzu kesmekle kalmaz, bize hayatta eksik olduğumuz şeyleri getirir veya bize hayata daha fazla içgörü kazandıran değerli bir ders verir..

Yolumuz ne zaman insanlarla kesişse, bize her zaman bir mesaj olduğunu söylüyor. Şans karşılaşmaları yoktur. Ancak bu karşılaşmalara nasıl tepki verdiğimiz, mesajı alıp alamayacağımızı belirler. Yolumuza çıkan biriyle sohbet ediyorsak ve güncel sorularımıza ilişkin bir mesaj görmüyorsak bu mesaj olmadığı anlamına gelmez. Bu sadece kaçırdığımız anlamına gelir.

Başarı, kendi kendini gerçekleştiren bir kehanettir. Başarının yıldızlarda yazılı olduğuna gerçekten inanan kişi, hayatın bunu gerçekleştirmek için kararlı olduğunu görecekdir.

“Medyum Koray” gibi mutlak güce sahip olanlar sadece kehanette bulunamazlar, olumlu sevgi dolu enerjileriyle kehanetlerini de gerçekleştirebilirler.

“Rüyacı Nazan” olarak anılan Medyum Koray eşi Nazan Aksoy Peygamber Hazreti Yusuf gibi rüya tabirlerini Medyum Koray ile örtüşen yorumları yapabiliyor.

“Medyum Koray” Bulgaristan Göçmeni aileden geliyor. Bu yetenek annesinde varmış. Geçirdiği Kaza sonrası ameliyat esnasında kalbi duruyor. Okyanus gibi derinliğe girdiğini görüyor veya hissediyor. Kalbi tekrar çalıştırılıp hayata döndüğünde hemen gördüğü kişilere istem dışı kehanet mesajları veriyor..Sonra 30 yılı aşkın bu yolculukda devam ediyor.

yilmazparlar@yahoo.com

23 Temmuz 2024 Salı

Kıbrıs'ın 50. Yıl Coşkusu İstanbul'da Yaşandı-Yılmaz Parlar

  Kıbrıs'ın 50. Yıl Coşkusu İstanbul'da Yaşandı

İstanbul’da KKTC'nin 50. Yıl Resepsiyonu Coşkuyla Kutlandı



İstanbul Feshane Art'ta 23 Temmuz 2024 Salı akşamı Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin 50. Yıl Barış ve Özgürlük Bayramı kapsamında düzenlenen resepsiyonda önemli protokol konuşmaları yapıldı.



KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın Konuşması

KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, konuşmasında Kıbrıs'ın tarihsel mücadelesine ve Türkiye'nin desteğine vurgu yaptı. "Kıbrıs Türk halkı, ana vatan Türkiye’nin garantörlüğü sayesinde özgürlüğüne kavuştu," diyerek sözlerine başlayan Tatar, Kıbrıs Türk halkının egemen eşitlik temelinde bir anlaşmayı desteklediğini belirtti. "Türkiye'nin garantörlüğü ve askerinin caydırıcılığı bizler için yaşamsal öneme sahiptir," dedi. Tatar, konuşmasını Kıbrıs Türk halkının geleceğe umutla baktığını ifade ederek tamamladı.



1. Ordu Komutanı ve Garnizon Komutanı Ali Sivri’nin Katılımı

Resepsiyona katılan önemli isimlerden biri de 1. Ordu ve Garnizon Komutanı Ali Sivri oldu.. Sivri, katılımcılar tarafından büyük bir saygı ve sevgiyle karşılandı. Yüksek rütbeli generaller, subaylar ve gaziler de resepsiyona katılarak bu anlamlı geceye katkıda bulundular.

Komutan Sivri'nin varlığı, Türk ordusunun Kıbrıs Türk halkıyla olan güçlü bağlarını ve desteğini bir kez daha gözler önüne serdi. Sivri, gösterdiği mütevazı duruş ve liderlik vasıflarıyla katılımcıların takdirini kazandı. Türk Silahlı Kuvvetleri, her zaman Kıbrıs Türk halkının yanında olduğu izlenimi veren Ali Sivri'nin Resepsiyon boyunca nezaketi ve kararlılığı, geceye damgasını vurdu.


Resepsiyonun Anlamı ve Önemi

İstanbul Feshane Art’da düzenlenen resepsiyon, Kıbrıs Türk halkının 50 yıllık bağımsızlık mücadelesini ve Türkiye’nin bu mücadeledeki desteğini bir kez daha gözler önüne serdi. Gece, yüksek rütbeli komutanlar, subaylar, gaziler ve Kıbrıs Türk toplumunun önde gelen isimlerinin katılımıyla tarihi bir anı olarak kayıtlara geçti. Bu anlamlı resepsiyon, Kıbrıs Türk halkının özgürlük ve bağımsızlık mücadelesinin unutulmaz bir parçası olarak hafızalara kazındı.

İşte gecenin öne çıkan konuşmaların özeti;



KKTC Kültür Derneği Başkanı Zehra Bilge Eray'ın Konuşması

KKTC Kültür Derneği Başkanı Zehra Bilge Eray, 20 Temmuz 1974 Barış Harekatı'nın 50. yıl dönümünde düzenlenen resepsiyonda yaptığı konuşmada, "Harekatı hepinize kutlu olsun," diyerek başladığı konuşmasında, Kıbrıs Türk toplumunun yaşadığı zorlukları ve bağımsızlık mücadelesini anlattı. Eray, "Yirmi Temmuz 1974 günü Kıbrıs Türk halkı, anavatanımızın garantörlük haklarını kullanarak gerçekleştirdiği harekat ile soykırımdan kurtularak özgürlüğüne kavuşmuştur," dedi. Konuşmasında, Kıbrıs Türklerinin bağımsızlık mücadelesini vurgulayan Eray, "Özgürlüğümüz ve bağımsızlığımız için uygulanan bütün imkansızlıklara, ambargolara ve izolasyonlara karşı direndik ve savaştık," ifadesini kullandı.



KKTC İstanbul Başkonsolosu Fatma Demirel'in Konuşması

KKTC İstanbul Başkonsolosu Fatma Demirel, Kıbrıs meselesinin Türkiye ve Kıbrıs Türk halkı için ortak bir dava olduğunu belirtti. Demirel, "Bugün dünyanın en güzel şehrinde konuklarımızla birlikte bu özel günü kutlamaktan mutluyum," dedi. Kıbrıs Türk halkının Osmanlı İmparatorluğu'ndan bugüne dek yaşadığı zorlukları anlatan Demirel, "Yirmi Temmuz 1974'te Türk Silahlı Kuvvetleri, Kıbrıs Türk halkının özgürlüğünü sağlamak için harekete geçti," ifadesini kullandı. Demirel, şehitleri rahmetle anarak, "Kıbrıs Türk halkının bağımsızlık mücadelesi, tarihe geçen bir direniş destanıdır," dedi.



İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun Konuşması

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Kıbrıs Barış Harekatı'nın 50. yıl dönümünü kutladığı konuşmasında, "Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin yanında olmaya devam edeceğiz," dedi. İmamoğlu, Kıbrıs meselesinin Türkiye'nin dış politika gündeminde önemli bir yere sahip olduğunu belirtti ve barışın önemine vurgu yaptı. "Barış için çabalayacak ama zaruret halinde gerekeni yapmak için her zaman hazırlıklı ve kararlı olacağız," ifadesini kullanan İmamoğlu, Kıbrıs Türk halkının bağımsızlık mücadelesinde Doktor Fazıl Küçük ve Rauf Denktaş'ın büyük rol oynadığını da hatırlattı.



İstanbul Vali Yardımcısının Konuşması

İstanbul Vali Yardımcısı, Kıbrıs Barış Harekatı'nın 50. yıl dönümünü kutlayarak, "Yirmi Temmuz tarihi, Kıbrıs Türkü'nün kurtuluş tarihidir," dedi. Mehmetçiğin kahramanlığını ve Kıbrıs Türk halkının direnişini vurgulayan Vali Yardımcısı, "Kıbrıs beş asırdan beri bizim en kıymetli parçamızdır," ifadesini kullandı. Kıbrıs Türk halkının bağımsızlık ve özgürlük mücadelesinin önemine değinen Vali Yardımcısı, "Türkiye, Kıbrıs'ta ve Doğu Akdeniz'de barış ve istikrarın teminatı olmaya devam edecektir," dedi.



KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar'ın Konuşması

KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Kıbrıs Barış Harekatı'nın önemine değinerek, "Yirmi Temmuz 1974'te Türk hükümeti, garantörlük hakkını kullanarak Kıbrıs'a müdahale kararı aldı," dedi. Tatar, konuşmasında, Kıbrıs Türk halkının bağımsızlık mücadelesini ve Türkiye'nin desteğini anlattı. "Kıbrıs Türk halkı, barış, huzur ve güvenlik içerisinde yaşamak için egemen eşitlik temelinde bir anlaşma yapmalıdır," ifadesini kullanan Tatar, Kıbrıs Türk halkının geleceğe umutla baktığını belirtti. Tatar, Kıbrıs Barış Harekatı'nın başarısında İstanbul'un rolüne de dikkat çekerek, "İstanbul, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin en büyük destekçilerindendir," dedi.

yilmazparlar@yahoo.com


kaynak